İLAÇ ECZANE DIŞINDA SATILABİLİR Mİ ?..
Burada sorgulanmak istenen ilacın yasal anlamda satışının yapılıp yapılamayacağı!.. Yoksa yasadışı olarak, bakkal , market ,büfe hatta benzin istasyonlarında bile bazı analjezik ve antigribal ilaçların satıldığını hepimiz biliyoruz. Kahvehanelerde grip çayı diye hot poşetlerin müşterilere sunulduğu, seyahatlerde yolculara ilaç ikramlarının yapıldığı bir gerçek. Ve söz konusu yasa dışılığı kökünden kurutmak mümkünken hiçbir güç bunu engelleyememekte. Bu gerçeğin altını çizerek isterseniz biz asıl konumuza dönelim.
Konumuz ; İlaç eczane dışında yasal olarak satılabilir mi ?.. Bir eczacı olarak vereceğim cevap sizleri şaşırtmasın… İlaç eczane dışında bal gibi satılabilir !… sağlığa ve ilaca nasıl ve nereden baktığınıza bağlı olan bir olgu.
Sağlığı , bireyin doğuştan kazanılmış bir hakkı olarak görüp , sosyal devlet kavramı içinde sağlık hizmetlerinin parasız , eşit olarak devlet tarafından sunulmasını talep ediyor. İlacıda , yerine ikamesi mümkün olmayan ve sağlık hizmetlerinin önemli bir parçası sosyal bir ürün olarak görüyor ve bu talep ve tanımınızı siyasi iktidarların sağlık politikalarında onaylatıyorsanız. Hiç tartışmaya gerek yok ; İlaç eczanede eczacı tarafından hastaya sunulması gereken bir hizmettir. Aksini düşünmek abesle iştigaldir.
Ancak görülüyor ki , ilaç eczane dışında satılabilir mi ? sorusu Toplum Sağlığı Kurultayının oturum konusu oluyor ve bizler bunu burada tartışacaksak ortada bir sıkıntı ve tehlikenin olduğu apaçık meydanda .
Tüm dünyada kapitalizmin yaşadığı krizi atlatması ile ilgili her alanda uygulamaya konulan neo-liberal uygulamalar ülkemizde de bir-bir hayata geçirilmeye başlandı. Sağlık alanı da söz konusu saldırılara hedef olan bir alan. 1980 lerden bugüne kadar siyasi iktidarlar değişse de sağlığın piyasaya açılma çabaları aralıksız sürdürülüyor. Gelen iktidara göre adı değişse de amacı ve ruhu hiç değişmedi. Kimi zaman adına reform dendi. Kimi zaman değişim , şimdilerde de Dönüşüm deniyor. Adına ne denirse densin , Sağlık Alanı yapısal değişikliklerle serbest piyasa koşullarına terk edilmeye başlandı. Mevcut AKP iktidarı da parlamentodan aldığı güçle Sağlıkta Dönüşüm programını neredeyse noktalayacak.
Sağlık alanı sermaye için kar edilen bir alan haline dönüştürülünce , İlaç ta bu uygulamalardan nasibini aldı. Burada bir eczacı olarak özeleştiri yapmam lazım. 80 lerden itibaren başlayan saldırılar karşısında , kimi eczacı örgütleri en başında da İstanbul eczacı odası tepki ve karşı duruşunu sergilese de eczacı tabanı olarak uzun süre tepkisiz kaldık… Ta ki ucu bize dokunana kadar. Öngörülü olamadık !.. Saldırılarda ilk hedef biz değildik sanırım bunun etkisi var… Neden ilk hedef biz değildik ?.. Çünkü , eczane yapılarına bakıldığında ilk etapta bu yapılar kapitalizm için sakıncası olmayan uygun model ve yapılardı. İlaç alanı yoğunluklu olarak devletin dışında , serbest piyasa mantığı içinde eczaneler tarafından kontrol edilen bir alandı. Ve doğal olarak ilk saldırı bize değildi. İlk amaç , sağlık alanında devletin sunduğu hizmeti sermayeye açmak ve devletin bu alandaki varlığını en aza indirmekti. Bununla ilgili özel hastane girişimcilerine inanılmaz teşvikler verildi. Kamu hastaneleri köreltildi. Sağlık çalışanlarının özlük hakları budandı. Bunlara paralel olarak özel sağlık sigortacılığı sistemi geliştirilmeye başlandı.
1995 lerden sonra yavaş ,yavaş sıra ilaca gelmeye başladı. Global sermaye daha çok tüketmek ve daha çok kar etmek için ilacın satıldığı son noktalarda da denetimin ve karlılığın kendinde kalmasını istiyor ve bu amaçla da eş zamanlı iki uygulamayı hayata geçirmeye çaba harcıyorlar.
1- İlacın hastaya sunulduğu son noktada da belirleyici olabilmek için ; yasamızda bulunan ‘’ eczanenin sahibi ve meshul müdürü eczacıdır ‘’ hükmünü değiştirmek istemekte ve eczanenin sahibi eczacıdır ifadesini ortadan kaldırıp , ortaklık kavramını da yasanın içine ekleyerek ulus ötesi sermayenin zincir eczane açmasına olanak tanıyacak yasal düzenlemelerin yasalaşmasına çalışıyorlar.
2- Bununla da yetinmeyip , reçetesiz ilaç kavramının içine dahil edilecek ilaçları da eczane dışındaki her satış noktasında tüketebilecek yasal bir zeminin oluşturulmasını istiyorlar.
Bu beklentiler içinde İlaçta ne gibi yapısal değişikliğe gidildi ? Şimdi ona bakalım !..
· İlaçta OTC kavramı ortaya atıldı. İlaç reçeteli-reçetesiz diye iki kategoriye ayrıldı. Reçetesiz satılacak ilaçların listesinin hazır ve bir hayli kabarık olduğu bilinmekte… Reçetesiz satılacak ilaçların reklamının da 31.aralık 2007 tarihinden sonra yapılabilecek.
· 6197 sayılı Eczacı ve Eczaneler Hakkındaki Kanunda belirtilen eczane açma koşullarında değişikliğe gidildi. Yeni düzenleme ile , kapalı yerlerde (alışveriş merkezlerin de) eczane açımı serbest hale getirildi. Meslektaşlarıyla haksız rekabet yapmaması için konmuş olan tek kapı şartı değiştirilerek çok kapıya izin verildi.
· Yine 6197 sayılı yasamızın revize edilmesi için yapılan çalışmalar var. Bu güne kadar onlarca taslak hazırlandı. Yasada eczanenin sahibi eczacıdır ifadesini kaldırmak istiyorlar. Ancak her defasında eczacıların tepkisi ve kararlılığını görünce geri çekiliyorlar. Son taslak hazır ve Sağlık Bakanlığında beklemekte.. Bakanlık eczanenin sahibi eczacıdır, İfadesinin yasada kalacağı sözünü vermesine rağmen yasanın hala yasalaşmamış olması biz eczacıların kafalarında soru işareti oluşmasına neden olmaktadır. Eczacılar sermayenin önünü açacak bir değişikliğe gidilmemesi için yasanın çıkarılma sürecini takip etmektedir.
· Sağlık Bakanlığının bünyesinde olan İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü ortadan kaldırılıyor. Yerine Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu adıyla sermayenin denetiminde olacak sözde özerk bir yapı yaratılıyor.
İşte bu değişikliklerin hepsi sermayenin ilacı daha çok tüketmek ve daha çok kar etmek amacı ile düzenlenmiş değişiklikler. Ancak hepimiz biliyoruz ki ilacı daha çok tüketerek daha sağlıklı bir toplum yaratmak olanaklı değil. Sermayenin öngördüğü yapısal değişikliklerin tamamının gerçekleşmemesine rağmen ilacın sağlık harcamalarındaki payı %40 lar seviyesindedir. Bu oran çok fazladır. Ve bir sağlıksızlık göstergesidir. Bu oran gelişmiş , uygar toplumlarda %20-25 ler seviyesindedir. İlaç eczane dışına çıktığında ve reklamlarla desteklendiğinde bu oranın hangi boyutlara çıkacağını tahmin bile etmek istemiyorum. İlaç hekim ve eczacı denetiminden çıkartılarak , insanların kendi-kendini tedavi etmesi sağlanacak , ilaç bilinçsizce tüketilecek ve bunun sonucunda bireyler ciddi sağlık sorunları ile karşı , karşıya kalacaklar. Ama sermaye , karlarına yeni karlar katacaktır.
İşte bu gelişmelerin ışığında , ilaç neden eczane dışında satılmamalıdır. Birde buna bakalım.
İlaç hizmeti , eczacının denetimin de sürdürülmezse , hizmet mekanik bir hal alacaktır. İşletmede eczacıda çalışsa ! patronun aldığı kararların dışına çıkamayıp , insiyatif koyamayacaktır.
Bu alan giderek global sermayenin egemenliğine girecek , ilaç hizmetinde deontoloji , etik , insani değerler ve sağlık hakkı bir kenara bırakılarak , işletmenin karlılık hesapları ve bilanço değerleri üzerinden sürdürülen bir hizmet olacaktır.
Eczane dışına çıkan ilaçları sosyal güvenlik kurumları karşılamayacakları için bireyler bu ilaçların bedelini kendileri ödeyerek alabileceklerdir.
Süreç bu noktaya geldiğinde , sınırlı sermayeye sahip eczacı global sermaye ile rekabet etmesi olanaksız olduğu için , bir-bir yok olup , eczanelerini kapatmak zorunda kalacaklardır. Şu an bile 23 bin eczanenin ¼ ü gizli iflas durumunda olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.
Ayrıca , eczanelere baktığımızda her biri mahalinin önemli bir sosyal odağıdır. Eczacı ; Sağlık ve ilaç danışmanlığının dışında , mahallesinin muhtarı , avukatı , yol göstericisi ve psikologudur. Yani eczaneler sosyal danışmanlık noktasında önemli bir işlevi vardır.
Eczane içinde insani duygular bilanço hesaplarının önündedir. Eczacı mahallelinin parası olmadığında da ilacını verir… Yeri geldiğinde borç defterini defalarca yırtar atar.
Her şeyden önemlisi, eczacı aldığı eğitimle ilaç alanının tek söz sahibi kişisidir. Halktan bir kişidir ve halk sağlığına yapılan saldırılara karşı koyar ve halkı bilgilendirerek , uyarır.
Sözün özü ; İlacın eczane dışında satılmasına karşı oluşumuzu , bir Pazar kaybetme endişesi olarak değerlendirmek yanlış olur. Hatta olaya salt ilaç , eczacı ekseninden bakmakta da doğru değildir. Fotoğrafı bütünü ile görmek gerek. Sözü edilen sorunların ana ekseni Sağlıkta Dönüşüm Programıdır. Bu program , sağlıkta tam bir yıkım programıdır. Bu oyunu bozmak tek başın ne eczacı , ne hekim nede diğer sağlık çalışanlarının elindedir. Mücadele top yekün yapıldığında geri püskürtme sansımızın olduğunu hepimiz iyi bilmeliyiz.
Saygılarımla…