İLAÇTA REKLAM II
Bu konuda 2003 yılından beri onlarca yazı yazıldı, kişisel – kurumsal görüş açıklandı. İlaç reklamlarının , toplum sağlığını olumsuz etkileyeceği ve devletin ilaç harcamalarına tasarruf anlamında bir katkı sağlamayacağını dile getirdik. Ancak bugüne kadar ne Sağlık Bakanlığından nede siyasi erkten bu konuda aklıselim bir yaklaşım görülmedi. Ama bizler inatla bu konudaki görüşlerimizi yazmaya ve söylemeye devam edeceğiz. Umarım sağduyu galip gelir.
Bilindiği gibi , 23.10.2003 tarih ve 25268 sayılı resmi gazetede yayınlanarak 01.12.2003 tarihinden itibaren Türkiye de reçetesiz satılan ürünlerin halka tanıtım ve reklamının yapılabileceği hakkında yönetmelik yürürlüğe girmiş , İstanbul Eczacı Odasının söz konusu yönetmeliğin , 984 ve 1262 sayılı yasalara aykırılığı nedeniyle açtığı dava sonucunda iptal edilmişti. Ekim 2007 tarihinde RTÜK başkanının , reçetesiz satılan ürünlerin reklamının yapılması ile ilgili RTÜK yasasında değişikliğe gidileceği haberi medyada yer almasıyla beraber görülüyor ki !.. ulus ötesi sermaye ve çıkar birlikteliğinde olan medya ve reklam ajansları bu işin peşini bırakmayacak.
RTÜK Başkanı böyle bir lafı durduk yerde söyleyemeyeceğine göre , önümüzdeki süreç bir hayli hareketli geçmeye aday. 984 ve 1262 sayılı yasalarla ilacın , ecza depolarınca eczaneler dışında satışının mümkün olmadığı ayrıca, doğrudan halka yönelik tanıtım ve reklamının yasak olduğu bilindiğine göre reklam serbestisinin çıkmasını bekleyen kesimler beklentilerini nasıl hayata geçirecekler ?.. İlk akla gelen her iki yasayı da iptal ederek ilacın reklamının ve eczane dışı satışına olanak veren yeni bir yasayı hayata geçirmek. Bu konuda eczacı kamuoyundan gelen tepkiler üzerine , Sağlık Bakanlığı yetkilileri her iki yasaya da dokunulmayacağı konusunda güvence verdiler. Söz konusu güvence bu günde geçerliyse mevcut yasalarla çelişen bir yasa veya yönetmelik yapmalarının geçerliliği yok. O zaman ‘’şeytan ayrıntıda gizlidir’’ (ilacı reçeteli ve reçetesiz ürünler adı altında iki kategoriye ayırdıklarına göre ) reçetesiz satılacak ürünler kapsamındaki ilaçları , ilaç tanımından çıkararak onlara ilaç dışı bir kavram yüklemek !.. Ve ilgili yasaların dışına çıkarmak… Yapılacak işlem budur… Her ne yapılırsa yapılsın 2008 , taraflarca yoğun mücadelelerin geçeceği bir yıl olacak.
Bu konuda , Sağlık Meslek Birliklerine ve Odalarına , özellikle TEB ve Eczacı Odaları ve eczacılara önemli görevler düşmektedir. Bıkmadan , usanmadan her zeminde doğruları anlatmak ve kamuoyu oluşturmak zorundayız. Sendikalar , diğer meslek odaları ve STK larla organize , bütünlük içinde güç oluşturarak söz konusu emperyalist saldırıyı püskürtmek durumundayız. Biz eczacılar bir şeye daha dikkat etmek zorundayız. Son dönemlerde , en üst örgütümüz olan Türk Eczacıları Birliğinin yasak sağma anlayışı içinde , kerhen , tabanına karşı mücadele ettim , ama olmadı … Demek adına inançsız , göstermelik mücadele verdiklerini iyi bilmekteyiz. Bu dönem her eczacı , Türk Eczacıları Birliğini , Eczacı Odası Yöneticilerini ve bizleri temsil eden Delegelerini her aşamada sorgulamalıdır. Türk Eczacıları Birliği , bu dönem 6197 sayılı yasamız başta olmak üzere , OTC , İlaçta Reklam Serbestisi , Günü birlik Tedavi , Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu , vb gibi Toplum sağlığı ve haklarımızın alındığı her noktada , kararlı… ve bu kararlılığını hem tabanına hem de karşı tarafa gösterebilen , sonuç alıcı politika ve eylemlilik içinde olmak zorundadır. Eğer bu tavır gösterilmezse suçluyu başka yerde aramaya gerek yok… Suçlu delegeler !.. yani tüm eczacılar. Çünkü , delegeleri bizler seçtik ve bizler adına tavır koysunlar diye yetki verdik.
Yazıma başlarken İlaç Reklamlarının toplum sağlığına olumsuz etkilerini , kamuya yarar sağlamayacağını bir kez daha dile getirmeyi amaçlamıştım. Ancak o kadar işledik ve her meslektaşım konuyu o kadar iyi biliyor ki… Vazgeçtim. Ancak şu kadarı ile yetineyim. Emperyalizm’in kalesi Amerika Birleşik Devletlerinin Sağlık ve ilaçtan sorumlu kurumu FDA , ilaçta reklamla ilgili ‘’ İlaç Reklamları doktor ve eczacılara dahi yapılmamalıdır. İlaç tercih etme yönlendirilmesi bilimsel yayınlarla olmalıdır ‘’ diyor ve tavsiye ediyorsa , başka söze gerek yok diye düşünüyorum.
Bir çift lafımda yetkililere ; OECD nin 2007 de Sağlığa Bakış adlı raporunda üye 30 ülkenin sağlık durumu ile ilgili veriler bulunuyor. Bu 30 ülkenin sağlık harcamalarına bakıldığında Türkiye son yıllarda (1995-2005) kişi başına sağlık harcamalarında belirgin artış içinde bulunan bir ülkedir. Artış oranında 30 ülke içinde ilk 4 e giriyor (%6,3 artmış) . ilk bakışta , sağlık harcamalarındaki artış olumlu bir gelişme olarak algılanabilir. Ancak , aynı raporun ülkeler arasındaki bebek ölümlüğü oranına bakıldığında yine 30 ülke arasında Türkiye sonuncudur (%23,6). OECD ortalamasının 4 katından fazladır.(*) Bu iki veride gösteriyor ki , sağlık harcamalarındaki artış – sağlıklı bir toplum yaratmaya yetmiyor. Bir başka ifade ile kaynakları verimsiz kullanıyoruz. Ciddi bir kaynak israfı var.
Yetkililerin , bu konularda kafa yorup , yapması gereken pek çok düzenleme varken , ek kaynak israfına neden olacak ve toplum sağlığını tehlikeye sürükleyecek bir düzenlemenin sakıncalarını görmeleri gerek.
Bu ülke hepimizin , doğru ve verimli uygulanan Sağlık ve İlaç politikaları , İlaçta Reklam Serbestisini hayata geçirmeye çaba harcayan yetkililere de bir gün gerekebilir.
Sağlıcakla kalın.
(*)Sağlık Araştırmaları(Dr.Deniz Akgün)