SAĞLIK VE İLACI PARAYA TAHVİL ETMEK
SAĞLIK ALANI VE İLACI PARAYA TAHVİL ETMEK
Sağlık bir haktır. Bize böyle öğrettiler… Her insanın ( eğitim , barınma , güvenli ve sağlıklı bir çevrede yaşam vb…) sağlıklı olmak ve sağlık hizmetlerinden eşit ve parasız yararlanması , devletin sorumluluğunda en temel hakkıdır.
Peki , böylesine sosyal bir olguyu tersine çevirme gayretleri nedendir ?.. Sermaye ; daralan pazarda , sağlık alanında da egemen olmak ve bu sosyal alanı bir sektör , bir Pazar haline dönüştürerek , bu pazardan daha fazla pay almak istemektedir. Devletin hizmet sunucu rolünü terk etmesi , aslında gizli görevi özel sektöre finans desteği yapmak olan denetleyen ve kural koyucu olmalı diye empoze edilerek Sağlıkta Dönüşüm adıyla sağlık , sermayenin kullanımına sunulmaktadır. Ülkemizde SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devri… süreçte özerk ve yerel yönetimlere devir ve sonrasında söz konusu hastanelerin sermayeye rant sağlamak için devredilecek olması , pazar yaratma stratejisinin bir parçası.
İlaçta durum farklımı ?.. Hayır… İlacı da pazar malı haline dönüştürerek hemen her yerde satılan ve daha çok tüketerek daha çok kar edilen bir meta haline getirmek istiyorlar… Sermayenin bütün bu değişiklikleri yapacak gücü var mı ? Bir bakalım.
Küresel ilaç sermayesi , dünyanın 3. büyük finansal gücüne sahip bir sektördür. Küresel sağlık politikalarını kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmek için inanılmaz lobicilik faaliyetleri yapmaktadır. Birkaç örnek vermek gerekirse 1999 yılı Davos zirvesinin ana sponsorudur. 2002 yılı ABD Başkanlık seçimlerinde yalnız bir ilaç şirketi 1.6 milyar dolar bağış yaptığı bilinmektedir. Küresel ilaç sermayesi lobicilik faaliyetleri için , salt ABD de 3000 i aşkın lobici ve 80 bin tanıtım elemanı barındırmaktadır. Küresel ilaç üreticileri ve dağıtıcıları için ilaç ; her hangi bir sanayi ürününden farklı olmayıp , pazarlama teknikleri ile büyük karlar bırakması gereken bir mal olarak görülmektedir. Bu amaçlarını gerçekleştirebilmek içinde , kendileri için avantajlı olacak ülkelerde siyasi ve kurumsal otoriteler üzerinde baskı kurarak , denetim altına almak istemektedirler.
Söz konusu baskı ve denetim nasıl sağlanır ?..
* DTÖ ; GATT ve TRİPS
* NAFTA
* AB ile Gümrük Birliği Antlaşmalarına ülkeleri ortak edip , taraf yaparak
* Patent
* Veri Koruma
* Lisans Anlaşmaları
* Veri İmtiyazı ve buna benzer anlaşmalarla ülkeleri kıskaca alıp , değişimlerin nesnel koşullarını olanaklı hale getirerek.
Sermaye ; bir yandan ülkelerle ilgili sistemli çalışmalarını yaparken diğer yandan kendi içindede amansız bir rekabet içindedir. Küresel sermaye , birleşmeler ve satın alma yoluyla karlı bulduğu ilaç şirketi ve dağıtım kanallarını yapılarına katmakta ve özellikle ulusal ölçekteki şirketleri bir bir ortadan kaldırarak , sektöre tamamen egemen olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Dünya İlaç Pazarına bakıldığında , pazarın %65 i 20 dev ilaç şirketinin elindedir.
Türkiye İlaç Pazarına bakıldığında , bir-iki şirket ismi değişse de , Pazar dan pay alma oranlarında tam bir benzerlik görülmektedir.
Türkiye ilça pazarına hakim 20 şlirketin 2006-2007 ciroları için tıklayınız.
Bu değerlendirmelerin ışığında Türkiye küresel sermaye için önemli bir ülkemidir ?.. Türkiye 2009 yılında , dünyanın en çok ilaç tüketen 10. ülkesi olacaktır.
Türkiye ilaç pazarı , Avrupa ilaç pazarına göre daha fazla büyüme özelliğine sahip olduğundan , küresel sermaye için önemli bir Pazar olarak görülmektedir. Son 4 yıllık Pazar büyümesi %57 dir. 2000 yılında ithal ürünlerin Pazar payı %25 iken , 2005 yılında %45 lere yükseldi. Böyle bir Pazar , sermaye için nasıl cazip olmaz ?..
Ayrıca sermaye için sadece üretim karı yetmemekte, İlacın hastaya sunumunun yapıldığı son noktada da önemli paylar almak istemektedirler. Bu noktadaki stratejileri ;
- İlacı OTC ürünlerine dönüştürmek
- Eczane dışı satış noktaları yaratmak
- Distribütörlük anlaşmaları yapmak
- Zincir eczaneleri hayata geçirmek
- Sanal eczaneler yaratmak ( ülkede internet üzerinden tüketicilere ulaşmak ve satışı artırmak.)
Bütün bunları yapmak mümkün mü ?.. Yasaları istediğiniz gibi değiştirdiğinizde neden olmasın ?.. Yapılmak isteniyor mu ? Evet… Peki , bu güce boyun eğmek mi gerekiyor ?.. İlaçta ulusal çıkarlarını koruyabilen ülkeler var mı ?..
- Güney Kore
- Hindistan
- Japonya
- Tayvan …
Neden bu sıralama içinde Türkiye olmasın ?.. Bir dostumun sıklıkla kullandığı bir söz var… ‘’ Yaptıklarımız kadar , yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. ‘’ Yani önce birey olarak biz karşı çıkacak , sonra toplumun karşı çıkmasını bekleyeceğiz.
Toplumsal bilinç ve refleksin oluşması dileklerimle…