İLAÇ SEKTÖRÜ VE GELECEK ÖNGÖRÜSÜ
İlaç sektörü dendiğinde akla İlaç Sanayi, Dağıtım Kanalları ve hastaya ulaşılan son nokta Eczaneler akla gelmektedir. Ancak , sektörle ilgili değerlendirmelerde bulunurken yukarıda sözü edilen paydaşları derinden etkileyen bu alandaki politikalardır. O nedenle sağlık politikalarından söz etmeden sektörü irdelemenin çok anlamlı olmayacağı inancındayım.
Sağlık politikalarına baktığımızda 1980 lerden başlayarak devam eden Küreselleşme olgusuna değinmeden geçemeyeceğim. Küreselleşme her alanda olduğu gibi sağlık alanını da biçimledi, dönüştürdü. Serbest piyasanın denetimine giren sağlık alanı, 2002 yılından bu güne kadar gelen tek parti iktidarıyla Sağlıkta Dönüşüm Programı ülkemizde tüm kurum ve kurallarıyla uygulanır hale geldi. İlaç ve eczacılıkta bu değişimden nasibini alarak biz eczacıların başını döndüren bir hızda yönetmelik değişikliklerine gidildi. Söz konusu değişiklikler nedeniyle eczacı bedel ödemek zorunda kaldı.
İlaç Sanayine bakıldığında küreselleşmenin etkileri ile birlikte sermayede yoğunlaşma/tekelleşme kendini göstermektedir. Dünya İlaç Sanayine bakıldığında alanda Amerika Birleşik Devletlerinin ağırlığı öne çıkmaktadır. Dünya ilaç üretimine bakıldığında üretimin %39.3 nü Amerika, %35.2sini Avrupa, %16 sını Japonya üretmektedir. Dünya ilaç pazarına bakıldığında 2007 de 712 milyar dolar iken 2009 da bu rakam 812 milyar dolara yükseldiği görülmektedir. Pazardaki ülke sıralamalarına bakıldığında, son yıllarda ilaç harcaması bir miktar düşse de başı ABD çekmekte, ikinci sırada Japonya, ardından Almanya, Fransa ve Çin gelmektedir. Türkiye 2004lerde 19. sırada iken 2009da 15. sıraya yükselmiş ve cazip Pazar olma özelliğini gözler önüne sermektedir. Ciro bazında ilk 10 firmaya bakıldığında da ABD nin ağırlığı görülmektedir. İlk 10 firmanın yarısı ABD şirketidir.(Pfizer,J&J,merck&co, Abbot,Lilly)
Dünya genelinden Türkiye ölçeğine bakıldığın da durumun değişiklik göstermediği görülmektedir. Ülkemizde de ciddi tekelleşme/yoğunlaşma görülmekte, yerli sermaye çok uluslu sermaye tarafından satın alınmaktadır. İlaç pazarında yerli/yabancı sermaye oranı 2004 te %36 ya %64 iken, bu oran 2007 de %30 a %60 oranlarına ulaştı. Yıllar içinde bu oranın yabancı sermaye lehine değişiklik göstermektedir. Türkiye ilaç tüketimi 15 milyar dolar seviyesindedir. Cirolarına göre firma sıralamasına bakıldığın da ilk 20 firma içinde yerli sermayeli 6 firmanın olduğu gözlenmektedir.(Aİ,Bilim, vb.) Sektörde 300 ilaç firması bulunmakta, bunların 56sı yabancı sermayeli firmalardır. Türkiye de kişi başına düşen ilaç tüketimi 134 dolar.(2006 yılı). İlaç tüketiminin kişi başı ulusal gelire oranı %1.75dir. bu oran ABD de %1.5, İngiltere de %0.65 dir. Bu oranlarda gösteriyor ki, insanımız ilaca ABD vatandaşından daha fazla pay ayırmaktadır.
Dağıtım Kanallarının durumunu baktığımızda da durum farklı değil. 1990 lara kadar 300 ayrı firma dağıtım alanında yer alırken 2000 yıllardan sonra bu alanda da tekelleşme sonucu bir elin parmağı kadar ulusal ölçekte firma ve az sayıda bölgesel depo hizmet verme noktasına indirgendi. Şu andaki Pazar payları oranlarına bakarsak Selçuk Ecza Grubu %35.3 ne, Hedef Alienz %32.7 ne, Eczacı Kooperatifleri %18.5 ne, Nevzat Ecza Deposu ise %5 ne sahipler. Burada Eczacı Kooperatiflerine ayrı bir yer vermek gerek. Türkiye de Eczacı Kooperatifleri 1970 lerin son çeyreğinde Çağdaş Eczacı Kadroları tarafından dile getirilip, hayata geçirildi. İlk eczacı kooperatifi 1978 yılında Manisa da kuruldu. O yıllardan itibaren çeşitli bölgelerde 13 eczacı kooperatifi yaşama geçti. Bugün ise 4 eczacı kooperatifi (Bursa Ecza Koop, Edak Ecza Koop, İstanbul Ecza Koop, Güney Ecza Koop) dağıtım hizmetini sürdürmektedir. Eczacı Kooperatiflerinin dağıtım alanına girmesiyle eczacıların bu alandaki rolü
, denetimi ve eczacı lehine piyasa dengesi sağlanmış, ayrıca firmaların satış aksiyonlarının eczacıya yansıtılmasıyla ilgili sektörün güvenilir bir paydaşı haline gelmiştir. Eczacı Kooperatiflerinin varlığı İlaç Sanayi içinde son derece önemlidir. Son yıllarda eczacılarımıza yönelik tehditlerin arttığı bu dönemde, eczacı kooperatiflerinin varlığı tüm meslektaşlarımız için sığınacak bir limandır. Eczacı Kooperatiflerini yaymak ve güçlendirmek her eczacı için gelecek güvencesidir.
Sektörün eczane ayağına gelindiğinde 2010 ağustos verilerine göre 24851 adet eczane ülkede hizmet vermektedir. 16 adet eczacılık fakültesi bulunmakta, bunların 11 i devlet, 5 i vakıf üniversitesidir. Bu sayının artma tehlikesi vardır. 2010-11 öğretim döneminde YÖK kontenjanı 1448 dir. Bu sayı 2004 de 925 di. Eczacı sayısı ülke ihtiyaçlarının çok üstündedir. Buradaki gizli tehlike, eczacı sayısını ihtiyaçların çok üstüne çıkararak, ucuz iş gücü yaratmak ve olası zincirler için üç kuruşa eczacı çalıştırmanın yolunu açmaktır. Eczacı Örgütlerinin bu konuya hassasiyetle eğilmeleri gerekir. Eczane Pazarına bakıldığında pazarda yoğunlaşma bu alanda da kendini göstermekte, %15 eczane, pazarın %40 nı, %85 eczane, pazarın %60 ına hizmet vermektedir. Adil bir reçete dağıtım sisteminin hayata geçirilmesi gerekir. Ayrıca kamu ilaç alım politikalarının sorgulanması gerekir. Kamunun her tasarruf tedbirlerinin faturasının eczacıdan çıkarılması adil bir davranış değildir. Alanın paydaşlarınca paylaştırılması gerekir.
SEKTÖRÜN GELECEĞİ
İLAÇ SANAYİ;
- İlaç Pazarının daha da büyümesi bekleniyor.
- Firma satın almalar ve birleşmeler sürecek.
- Firma sayısı azalırken, mevcut firmaların Pazar payları artacak
- İlaç harcamalarında devlet müdahaleleri devam edecek
- Karlılık azalmalarına paralel olarak maliyetlerde kısıtlamaya gidilecek
- Merkezi üretim ve dağıtım öne çıkacak (istihdam düşecek!)
- Yeni dağıtım modelleri arayışlarına gidilecek
- Bioteknolojik ürünlere yönelim artacak ve bu ürünlerin dağıtımlarıyla ilgili farklı model arayışları sürecek.
DAĞITIM KANALI;
- Pazardaki tekelleşme sürecek
- Çok uluslu sermayenin dağıtım alanına ilgisi artacak
- Karlılıklar azalacak
- İlaç dağıtımının yanı sıra farklı hizmet arayışına gidilecek
- İlaç sanayinin farklı dağıtım modellerine yönelmesiyle dağıtım kanallarının alandaki rolleri farklılaşacak
ECZANE;
- Eczacı enflasyonu kaynaklı Pazar daralması yaşanacak
- Devlet müdahaleleri nedeniyle cirosal kayıp ve karlılıklar azalacak
- Fiyat düşüşlerinden kaynaklanan stok zararları yaşanacak
- Pazardaki yoğunlaşma nedeniyle düşük cirolu eczaneler hizmeti sürdüremez noktaya gelecek
- OTC ve Zincir tehditi
- Aile Hekimliği Uygulaması ve Etik bozulmalar yaşanacak
SONUÇ: Türkiye, ilaç pazarı olarak küresel sermayenin iştahını kabartan bir ülke konumundadır. Bu açıdan bakıldığında cazip bir ülkedir. Ancak ar-ge çalışması, yeni molekül bulma konusunda yeterli alt yapı ve sermaye gücüne sahip değildir. Söz konusu dışa bağımlılığı en aza indirebilmek için alanın tüm paydaşları, bilim insanları, meslek örgütleri ve sağlık erkiyle beraber ortak aklı ve politikayı oluşturmak gerekir. Biz eczacılar içinse, küreselleşmeye özgü uygulamalar devam ettiği sürece alanımıza saldırılar devam edecektir. Madem karşımızda küresel bir saldırı var, bizde bu küresel saldırıya karşı küresel bir mücadele için iş birliği çabalarımızı artırmalıyız.