GEL VATANDAŞŞŞ !.. HER DERDE DEVA İLAÇLARIMIZ VAR
11. Şubat 2011 tarihinde İlaçta Reklam yasağını kaldıran RTÜK yasası TBMM den geçtikten sonra toplandığımız bir yazı kurulu toplantısında İlaçta Reklamla ilgili yazıyı sen yaz dediklerinde, konuyla ilgili o kadar çok yazı yazdım ki, onların üstüne daha ne söyleyeceğim dedim. Toplantıdaki bir arkadaşımız daha ne istiyorsun abi, yazılarındaki istediğin paragrafları seç, kes-yapıştır yap, olsun bitsin dedi. Gülüştük… Aslında haklıydı. İlaç Reklamlarının serbest bırakılmasıyla ilgili o kadar söz söylemiştik ki, daha ne söylenebilirdi? Ama anlamıyorlardı, işlerine gelmiyorlardı… Ancak, bu alanın sorumluları madem bizlerdik, ilaç reklamlarının nelere mal olacağı ve sonuçları ile ilgili düşüncelerimizi onlara inat, bıkmadan usanmadan kamuoyu ile paylaşmak bizim görevimizdi. O hırsla görevi kabul ettim.
Yazımla ilgili çalışmalara başladığımda yasa, onaylanması için Cumhurbaşkanlığı makamına gönderilmişti. Umudumuz halk sağlığını derinden etkileyecek bu yasanın Sn. Cumhurbaşkanı tarafından bir kez daha gözden geçirilmesi teklifi ile TBMM ne geri gönderileceği yönündeydi. Umduğumuz gibi olmadı ve Sn. Cumhurbaşkanı 03.03.2011 tarihinde jet hızı ile yasayı onayladı. Bu onayla beraber benim yazıda kısmen değişikliğe uğramak zorunda kaldı. Yeniden oturup yazmaya başladım. Bir an düşündüm. Koskoca Cumhurbaşkanı, halk sağlığını tehdit edecek bir taraf görse jet hızıyla yasayı onaylar mı? Yoksa biz mi bazı şeyleri yanlış değerlendiriyoruz? İlaç Reklamlarına karşı duruşumuzda gerçekten haklı mıyız? Değişim ve dönüşümü kavrayamayıp, muhafazakâr bir tavır mı sergiliyoruz? Ayak mı diretiyoruz? Yazımda bu konuyu irdeleyeceğim.
Önce reklamın ne olduğu ve hangi amaçla yapıldığına bir bakalım. Bende çağa ayak uydurup, kitap, belge karıştırmayı bırakıp, internette bir arama motoruna girip bakıyorum. Reklamın tanımı, işlevi ve etkileri ile ilgili pek çok bilgi, belge karşıma çıkıyor. Bir kaçına bakalım isterseniz? Bakalım reklam neymiş?
Reklam; insanların gönüllü olarak belli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatleri bir ürün, hizmet veya bir kuruluşa çekmek. Onunla ilgili görüş ve tutumlarının değişmesi ve benimsenmesini sağlamak amacı ile bir ücret karşılığı yapılan duyurudur.
Reklam; yazılı ve görsel medya da ve afiş, tabelalar aracılığı ile çeşitli mal ve hizmetlerin geniş halk kitlelerine tanıtımıdır. Bütün reklamlarda asıl amaç mal veya hizmetlerin satışını artırmaktır.
Reklam; bir işletmenin ürünleri veya hizmetleri hakkında hedef kitleleri satın alma eylemine yöneltmek ve ürünün tüketicisi ya da satıcısı olmalarını sağlamaktır.
Ben üç tanımı aldım reklamlarla ilgili, örnekleri çoğaltmak mümkün ama gereksiz. Hepsi aynı şeyi söylüyor. Genel olarak hedef kitleyi ikna etmek, bir fikre veya bir markaya odaklamak ve satışını artırmak.
Konumuza dönersek, satışının artırılmasına çalışılan ürün ne? İLAÇ… Reklamının yapıldığı ilacı daha çok tüketirsek daha mı sağlıklı olacağız? Farmakoloji kitaplarının ilk sayfasında yazar. Her ilaç bir zehirdir. Doğru zamanda doğru dozda kullanılması gerekir diye. Kullanılmadığında kişiyi ölüme kadar vardıran sağlık sorunları ile karşı karşıya bırakacak bir ürünün reklamının yapılması hangi zorunluluktan ortaya çıkıyor? İlaç Reklam Serbestisi, küresel ilaç sermayesi ile devletin bir uzlaşısıdır. Devlet; Sosyal devlet anlayışından uzak siyasal iktidarlar tarafından yönetiliyorlarsa, artan ilaç harcamaları devletin sırtında bir kambur gibi görülür. Ve buna bir çare düşünülmezse devlet bütçesinin bu yükü taşıyamayacağı söylemleri ortaya atılır. Bu söylem bir yanıyla doğrudur da. Hiçbir ülkenin kaynakları sınırsız değildir ve harcamalar, (buna sağlık ve ilaç harcamaları da dahil) verimlilik hesabına göre kontrollü bir şekilde yapılmalıdır. Harcamaları disipline etmenin iki yolu vardır. Biri, sağlık ve ilaç alanı için söylersek, sağlık çalışanlarının özlük haklarını iyileştirerek onların ilaç endüstrisinin oyuncağı olmaktan çıkararak, etik hizmet anlayışının sürdürülmesini sağlamak ve maliyet-yarar ilişkisi içinde pozitif listeler hazırlanarak gerçek tedavi değeri olan ilaçların reçete edilip, doğru tedavinin sağlanmasına yönelik çalışmaların artırılması gerekir. Bu yol öyle kolay bir yol değildir. Bu yolu tercih ettiğinizde küresel sermayenin saldırıları ile karşı karşıya kalırsınız. Ve bu saldırıları göğüsleyebilmek içinde dik bir duruşunuzun olması(yani sermayeye karşı kamburunuzun olmaması) gerekir. Kimi iktidarlar bu zorlu yolu tercih etmek yerine kolay yolu seçerler. İkinci yol, gerçekten diğerine göre kolay yoldur. Sağlık ve ilaçla ilgili mevzuatlarda çaktırmadan değişikliklere gidersiniz(bazı kesimler çaksa da, onları bozguncu ilan edersiniz). İlacın tanımını değiştirmeye kalkarsınız. Binlerce ilacı ödeme listelerinden çıkarır, onlara yeni tanımlar getirirsiniz. Bazı kesimlerin tepkisini çekmemek için bu grup ilaçlar marketlere çıkmayacak diye vaatte bulunursunuz. Öte yandan gizliden gizliye bunun çalışmalarını yürütürsünüz. Yaşamsal öneme haiz pek çok ilacı, ilaç harcamalarında sadece önemli bir paya sahip diye önce uzman hekime yazdırır, sonra ilgili uzman hekim ,buda yetmezse ilgili uzman hekim ve raporlu olması gerekir diyerek, vatandaşın bu ilaçlara ulaşmasında olmadık güçlükler yaratırsınız. Şunların ücretlerinin yarısını ben öderim, kalanını kim öderse ödesin dersiniz. Ve bir bakmışsınız ki, masa başında ve birilerinin!!! Çok tepkisini çekmeden sırtınızda kambur olarak gördüğünüz ilaç harcamalarını istediğiniz düzeye çekmişsiniz… Bu yolu seçtiğinizde ilaç harcamalarında düşüşler sermayenin karlılıklarına yansıyacağından bu kez de sermayeden yeni talepler gelmeye başlar. Madem ödeme listenden de çıkarıyorsun, bu ilaçları bu şekilde halka yutturamam. Halkı bu ilacı kullanması için ikna etmek zorundayım, tercih edilen marka olmak zorundayım, tüketimi artırmak ve kar etmek zorundayım… Öyleyse, önümdeki engelleri kaldırıp halka bu ilacı parasıyla yutturabilmek için İlaç Reklamlarını serbest hale getirmek zorundasın… Sermaye bununla da yetinmeyip, sen ödemiyorsan, eczane pazarı da benim için yeterli değil, ben her satış noktasında ürünümü pazarlayabilmeyim der. Devlet, ilaç harcamalarını azaltma peşinde. Sermaye, satışını artırarak daha çok kar etme peşinde. İşte aralarında ki uzlaşı yakalanır. İlaçta Reklam Serbestisi de bu uzlaşının ilk halkasıdır.
Ülkemizde bu konuda neler oluyor diye baktığımızda, oynanan senaryonun daha ilk halkası hayata geçmiş durumda. Nur topu gibi ilaç reklam serbestimiz oldu. Sırada listesi var olup hayata daha geçmemiş OTC ilaçlarımız var. Yavaş, yavaş ödeme listelerinden çıkarılıyorlar. Süreçte, ağrı kesiciler, sindirim sistemi ilaçları, öksürük şurupları, grip ilaçları, antiseptikler, dermatolojik merhemler, vitamin ve minerallerin tamamı OTC kavramı içinde ödeme listelerinden çıkarılarak eczane dışında satılabilecekler sürecin olgunlaşmasını bekleyecekler. Bu süreç tüm sağlık çalışanlarının hep beraber karşı çıkış ve mücadelesine bağlı.
Konumuzun özüne geri dönersek, ortada oynanan oyun belli ama ilaçta reklamı hayata geçirebilmek için RTÜK Başkanı Sn. Davut Dursun kamu oyuna AB mevzuatına uyum gereği bu yasayı çıkartmak gerektiğini söylüyor. Sanki AB mevzuatlarının tamamına duyarlı devletiz de, hepsini çıkardık bir bu kalmıştı. Başka ne deniyor? Efendim, dünya eski dünya değil, insanların her konuda bilgilenme ve bilinçlenme hakları var. İlaçta da bu böyle deniyor. İnsanların bilgilenmeleri ve bilinçlenmeleri reklamlarla olacaktı, okullara ne gerek vardı? Milli Eğitim Bakanlığı yerine Radyo Televizyon Üst Kurulu bu işi pek ala yapabilecekti demek… Artık çok yakında olmadık vaatlerle, amacını aşan iddialarla, albenili jenerikler le, her derde deva, tılsımlı ilaçlarımızın reklamlarını medyada görebileceğiz. Halk sağlığı da böylece piyasa koşullarına emanet edilmiş olurken, ilaç tüketiminde de ilaç sanayinin belirleyiciliği artmış olacak.
Bu yasayı hazırlayanlar, TBMM den geçirenler ve onaylayanlar halk sağlığını hiç mi hiç düşünmediklerini ortaya koydular. Ama hiç unutmasınlar ki, denetimsiz ilaç kullanımıyla yaşanacak sağlık sorunları ölümlerle sonuçlanırsa, bunun sorumlusu kendileridir.
Sağlığımız tümden satıldı… Geçmiş olsun.