KARDEŞLİK
KARDEŞLİK
Kuvva-i milliye nedir? Bu ülkenin emperyalist saldırılara karşı durmasında toplumu biçimlendiren, ona öncülük ederek emperyalist devletlerin vatan topraklarından dışarı atılmasını sağlayan ve bir ulusu yok oluş sürecinden egemen bir devlete taşıyan süreçtir. Kuvva-i milliye bir kavramdır. “Ulus devlet bitti” diyen anlayışın karşısında kale gibi duran bir kavramdır. Kuvva-i milliye kişi ya da belli bir grup değil, bir duruştur. Kapitalizmin karşısına dikilmiş ve mazlum ulusların kurtuluş umudu olarak biçimlenmiştir. Kuvva-i milliye evrensel bir olgu, mazlum halkların umarıdır.
Siz “kuvva-i milliye düşüncesi ile mücadele edilme sırası geldi” derseniz ulus bilincinizin olmadığını alenen ilan ediyorsunuz demektir. Siz bu düşünceler ile sadece emperyalist uşaklığı eder, kendinizi ayrı bir halkın temsilcisi gibi gördüğünüzü söyleseniz dahi, o halka hiçbir yararınız olamayacağını daha en başta açığa vuruyorsunuz demektir.
Bu ne biçim bir kindir ki, mazlum ulusların kurtuluş umudunda anlamını bulan bu kavramla bile mücadele etme gereğini pişkinlikle kongrenizde dile getirirsiniz.
Türkiye’nin sağduyu sahibi Kürt kökenli vatandaşları öyle sizin söylediğiniz gibi “demokratik yurttaş” değil, bu ülkenin has vatandaşları ne zaman ortaya çıkacak ve seslerini duyuracaklar, sizler o zaman ortada dımdızlak kalacaksınız. O zaman babasının ya da abisinin arkasına saklanıp rakibine yumruk sallamaya çalışan çocuk çaresizliğinde utanç içinde ABD’nin sizi götüreceği yere gitmek üzere tası tarağı toplayacaksınız. Türkiye’nin insanında Türk-Kürt ayrımı yoktur. Ne Kürtlerin hakları Türklerden üstün, ne de Türklerin hakları Kürtlerden üstündür. Türk ulusu belirli bir azınlık dışında beraber yaşama arzusundadır. Tüm yapılmak istenenlere rağmen, atılan nifak tohumlarına, kışkırtmalara rağmen bu beraber yaşama istenci bozulamamıştır., bozulmayacaktır. Hassasiyetlere dikkat edilerek, itidalli bir davranış sergileyen halkımız, gerekli cevabı demokrasi içinde seçimlerde, göreceksiniz verecektir. Gerginlikten yarar umanlara, etnik milliyetçilik yapanlara, cevabı, sağduyu sahibi ulusumuz verecektir.
Yunanistan’daki, Bulgaristan’daki azınlık durumundaki Türklerle, Türkiye’deki kökeni farklı yurttaşlarımızı aynı kefeye koymak tek kelime ile haksızlıktır. 1920’den bu yana Kürtlerle ilgili sorun var derseniz dönüp size sorarlar. Daha önce neden sorun yoktu da Türkiye Cumhuriyeti küllerinden doğduktan sonra sorunlar başladı diye… Tabii 1920’den sonra sorun var diyeceksiniz, zira emperyalist devletleri bozguna uğratan tüm Anadolu’yu emperyalistler hiçbir zaman hazmedemedi ki… Lozan’ı hazmedemedi ki, aklı hep Sevr’de kaldı. Hep Sevr’i savunacak uşaklar peşinde koştu. Uşak bulamazsa ekonomisini boğdu, onu yapamazsa yalnızlığa itmekle tehdit etti. Türkiye’nin ırkçı bir devlet olduğunu iddia etti. Kendinin hiçbir zaman başaramadığı, hoşgörüyü yönetim biçimi olarak yıllarca uygulayan Osmanlı, batının aslında hep gizli gizli kıskandığı ve de korktuğu bir devlet oldu. Batı, ancak baskıcı bir sömürgeci, kanlı bir emperyalist olabildiği yerlerde, Türkler hoşgörülü bir komşu oldu. Batı ise hep çifte standartlı, hep sahte, yapmacık, hep çıkarcı.
Batı ne zaman Türkiye ayakları üzerine dikilse onu çökertmek için elinden geleni yaptı. Berlin Duvarı yıkıldığında Almanya’lar birleşti, Doğu’daki Rus askerlerinin Rusya’ya döndüklerinde kalacakları evler için açılan ihale ne zaman Türk firmalarında kaldı, Türkiye’nin güneydoğusu o an acilen o çıkarı bozulan ellerce karıştırılıverdi. O günden bugüne emperyalist batı Türkiye’deki istikrarsızlığın yelkenine rüzgar doldurmakla meşgul. Kardeşler oyuna gelmez.