BU EĞİTİM Mİ?
BU EĞİTİM Mİ ?
Eğitim sisteminin çöktüğünü , hatta bilinçli olarak çökertildiğini toplum
olarak ne zaman algılayabileceğiz çok merak ediyorum. 1980 sonrası ,
okyanus ötesinden planlandığı apaçık ortada olan , ülkemiz genç insanını
küskün , ülkesine yabancılaşmış , gelecek kaygısı içinde bocalayan , en
önemlisi analitik düşünme yetisi dışına düşüren bu eğitim sisteminin
bitmesi gerektiğini ne zaman anlayacağız?
Hala bir takım insanların " öyle bir gençlik geliyor ki zehir gibi" aldatmacası ile ortada dolaşırken ,
sistemin çöktüğünü görmek için müneccim olmayın , ÖSS sınav sonuçlarına
bakın yeter… 2442 lise birincisi açıkta , bin civarında lise ise
üniversiteye tek bir öğrenci dahi sokamamış , bazı meslek liseli
öğrenciler adını bile yazamıyor. ÖSS sınavına giren 1.428.402 adaydan
95.568'i fen sorularının 30'unun 15'ini ancak çözebilmiş , yani sadece
öğrencilerin %6.4'ü fen sorularının ancak yarısını çözebiliyor . 100
öğrenciden 22'si matematikten , 69'unun da fenden sıfır çekmesi her şeyi
açıklamıyor mu? Tabii abdes suyunun her derde deva gösterildiği, orta
öğretim kitaplarının hurafelerle dolu olduğu yerde öğrenciden pozitif ve
akılcı düşünmesini beklemek ham hayal. Fenden sıfır çeken öğrenciler
bilimsellikten yoksun böylesi bir orta öğretimin sonucu. Orta öğretimden
sorumlu Milli Eğitim Bakanı , üniversite adaylarının %80'inin "lise mezunu
olamaz" olarak mezun edilmesinden sanki kendi sorumlu değilmiş gibi suçu
YÖK'e yıkmaya çalışıyor. Efendim bugünkü üniversite giriş sistemi olduğu
sürece liseleri düzene sokmak mümkün değilmiş.
Tabii Sayın Condi , en az Amerikan gençliği kadar Türk gençliğini de
düşünür. Biliyorsunuz bir Türk gazetecisine röportaj veren Sayın Dışişleri
Bakanı ABD gençliği kadar Türk gençliğini de düşünüyorum demişti. Toplum
mühendisliğinde "düşünemez" insan yaratma birincil amaç olursa , Türk
gençliğinin geleceği , okyanus ötesinden ilgi ile , eller ovuşturularak
izlenir tabii..
1980 sonrası "düşünemez" insan yaratma adına Türk toplumu tuzağa
düşürüldü. Ezberci , sorgulamayan , sadece soru şıkları arasında bilmece
çözme yarışmalarını andıran , ancak ceplerden parayı uçuran dershaneler,
yoğun olarak bu dönemde Türk toplumunun başına sarıldı. Sorarım size hangi
ülke eğitimini dershanelere emanet etmiş? Bakın bir dünyaya bakalım tek
bir örnek dahi görebilecek misiniz? Bizde ise öğretiminin son yarı yılında
okullar neredeyse tatil ediliyor, çocuklar dershanelere rahat gitsin
diye…İşin üzüntü verici yanı sisteme öğretmenler de teslim olmuş ,
hiçbirinin sesi çıkmıyor. Sistemden nemalanılıyor , suça ortak ediliyor ,
kusurlu hale getiriliyorlar , hesap soramasınlar diye. Teslim olmayan
öğretmenlerimizin de sesleri sürgünlerle , kadrolaşmalarla kesilmiş ,
sindirilmişliklerini yaşıyorlar hınçla…
Böylesi bir gençlik AB ülkelerinin de işine geliyor. Giderek yaşlanan
kıta Avrupasında genç iş gücüne ihtiyaç duyulduğunda "ensesine vur
lokmasını al" , kendi ülkesine küskün , şartları hiç sorgulamayan ,
gençlerin el altında olması bulunmaz nimet… Bunları bir kalifikasyona
tabi tutup , senin işini yapabilecek kadar eğittin mi iş tamam , ucuz genç
işgücü hazır. Yine yap sağlık kontrollerini , doldur trenlere , doğru
pırıltılı şehirlerin varoşlarına , vahşi batının kucağına… 9. AB uyum
paketi içinde TBMM'den geçen Mesleki Yeterlilikler Kurumu Kanunu'nun (
MYK ) amacı da bu. Öğrenci sınava tabi tutulup, yeterlilik tespiti
yapılacak ve bu yeterlilik Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde geçerliliğini
koruyacak. Serbest dolaşımına izin verilmeyen Türkiye'den ihtiyaçları
kadar nitelikli genci bu yolla temin ediverecekler.
Hiç ister mi düşünen , sorgulayan , hesap soran gençliği batılı… Her
konuda olduğu gibi gelsin çifte standart çağdaş görüntü altında , ileride
kullanmayı düşündüğü insanları karanlığa yuvarlayıverir…
Ya biz ne zaman isteyeceğiz böyle çağdaş gençliği.. Yoksa sadece şikayet mi
edeceğiz gencin marka tutkusundan , tüketiciliğinden . Eğitim sistemini hiç
mi sorgulamayacağız? Yarış atları için , ceplerimizin boşalması bize
"görevimizi yaptığımız" duygusunu mu yaşatacak? Elden giden gençler bizim
gençlerimiz.. Entel takılmalarda "her şeyin başı eğitim" muhabbetinin
zamanı çoktan geçti.. Eğitim "çabalama kaptan ben gidemem" diyor. Çöktüm
diyor. Sesimi duyun diyor. Sayın Başbakanın veciz deyişi ile "oturduğun
yerden , yan gelip yatarak gazel atmak" dönemi çoktan geçti.
Dönem bu eğitim sistemini reddetme , bu sistemin bir parçası olmama
dönemi.. Eğitimin üstündeki bu deli gömleğini parçalama dönemi.. Ey ülkem
insanı , bu eğitim sistemi bir aldatmaca , bir oyalamaca … Çağdaş
Türkiye'ye hiç yakışmıyor..