FİYAT KARARNAMESİ VE OTC
İLAÇ FİYAT KARARNAME TASLAĞI VE OTC
Türkiye’de yerli yabancı ilaç üreticilerinin çok eskiden beri düşledikleri ve her platformda dile getirdikleri ve hükümetlere baskı yaptıkları üç istekleri vardı. Bunlar ilaç fiyatlarının serbest bırakılması, ilaçların reklamının yapılabilmesi ve bunların bedelinin kurumlar tarafından geri ödenebilmesiydi.
Fiyat ve reklamı serbest bırakılan ilaçların bedellerinin, kurumlar tarafından geri ödenmesinin sosyal güvenlik kurumlarına ciddi bir ekonomik maliyeti olacağı hesaplanarak bu ilaçların geri ödeme sisteminin dışında bırakılması planlandı.
Reçetesiz ilaçların fiyatlarının serbest bırakılması ise AKP hükümeti tarafından Şubat 2004’te çıkarılan kararname ile ilgili gündeme getirilen değişiklik tasarısında hayata geçirilmek istenmektedir. Bu tasarı ile reçetesiz olarak sınıflandırılan ilaçların fiyatlarının serbest bırakılması öngörülmektedir.
Böyle bir girişimin sinyalleri, yıl içerisinde bir çok ilacın tedavi değeri olmadığı gerekçesiyle maliye bakanlığınca geri ödeme sisteminden çıkarılması ve buna karşın, ilaç üreticileri ve ithalatçıları tarafından hiçbir tepki gösterilmemesi kurgu hakkında ipuçları veriyordu.
Yine bu günlerde ilaç kurumu adı altında, meslek örgütlerini ve sivil toplum örgütlerini dışarıda bırakan, ilaç eczacılık adına sonsuz yetkilerle donatılan, bakanlık güdümündeki bir kurum oluşturulmakta, birçok ilaç yasası birlikte,1262 sayılı yasada devre dışı bırakmakta ve ilaçta reklamın yolu açılmaktadır.
İşte bu iki olgu yan yana düşünüldüğünde ilaç fiyat kararnamesiyle reçetesiz ilaç serbestliği getiriliyor, ilaç kurumu yasasıyla 1262 sayılı yasa ortadan kaldırılıp reçetesiz ilaçlara reklam olanağı tanınıyor.
Böylece halkımız eskiden sosyal güvenlik kurumlarından ücretsiz aldığı ilaçları, reklam ve promosyon giderleri ve arz talep dengesi içerisinde, çok daha pahalı olarak ve gerekli,gereksiz kullandırılmak zorunda bıraktırılıyor.
Bir başka tahlilsizlikte TEB’in bu ay içerisinde Denizlide düzenlediği bölgeler arası toplantının gündemine dört çalışma grubundan biri olarak REÇETESİZ İLAÇLAR grubunu getirmiş olmasıydı. Yapılan sunumda reçetesiz ilaçlarla tedavinin, toplum sağlığının ana unsurlarından biriymiş gibi gösterilmesi hayli ilginç bir saptama oldu!
Gerçi İstanbul delegesi olarak o toplantıda bu konuyla ilgili rahatsızlığımızı ve sakıncalı yönlerini dile getirdik, elbetteki ilaçlarda reçeteli reçetesiz ayırımı olabilir, asıl olan bu ayırımını Maliye Banklığı tarafından değil, Sağlık Bakanlığı marifetiyle, bilimsel bir kurul ve sivil toplum örgütlerinin tartışarak belirleyici olmalarıdır ve mutlaka bu ilaçların satışının eczane içinde kalmasıdır.
Türkiye gibi sağlık sorunları çözülmemiş, nüfusunun büyük çoğunluğunun açlık ve yoksulluk sınırında olması ,eğitim seviyesinin düşüklüğü göz önüne alındığında gelişmelerin kaygı verici boyutu kendiliğinden ortaya çıkıyor. .
Yazının başında söylediğim gibi ilaç şirketlerinin yıllardır hayal ettikleri İLAÇ FİYATLARININ SERBEST bırakılması ve İLACIN REKLAMININ SERBEST olması hızla hayata geçirilmek istenmektedir. Bu halk sağlığı açısından kötü bir durumdur ama en acısı şairin dediği gibi ne yazık ki baltanın sapının bizden olmasıdır.
Taslakta düşünülen değişikliklerin bir tanesi de eskiden ilaç fiyatları için baz alınan en ucuz beş ülke sayısı arttırılarak (AB) üyesi tüm ülkeler referans alınabilmesidir. Bundan kasıt Polonya gibi ucuz ülkeleri baz alıp ilaç fiyatlarını daha düşük tutmak ve sosyal güvenlik kurumlarının açıklarını kapatmaktır.
Yine aynı taslakta ilaçlardaki fiyat değişiklikleri euroya endeksliyken, döviz sepeti kavramı getirilmesidir. Buna göre 1 euro karşılığı YTL+1 amerikan doları karşılığı YLT/2 formülündeki dönemsel döviz sepetindeki kesintisiz, ilaçların %10’nunu kapsayacak şekildeki %5’lik 30 gün süreli değişiklikler dikkate alınacaktır. bundan amaç fiyat artışlarını frenlemek ve sosyal güvenlik kurumlarının açıklarını azaltmak isteğidir. Ancak burada bu yapılırken jenerik ilaçlarla ilgili orijinal fiyatın %80’ ibaresi değişmemiştir. Böylece maliyeti çok daha düşük olan ve dünyada orijinalinin %50’si civarında olan jenerik ilaçların çok yüksek fiyatlara satılması sağlanmıştır.
Günümüzde yerli ilaç sanayi diye bir şeyden söz etmek artık olası değildir. Bir ikisi hariç hepsi yabancılara satılmıştır, geri kalanlarınında satışı eli kulağındadır. Orijinal ilaç tekellerinin yanında jenerik ilaç tekellerine doğru hızlı bir gidişat sözkonusudur.
İlaç fiyat kararnamesiyle ilgili bu tür değişiklikler gündeme getirilmek istenirken, ne hikmetse kategorize edilerek YTL’ye endekslenen eczacı meslek hakkıyla ilgili en ufak bir iyileştirme düşünülmemiştir.
2004 ilaç fiyat kararnamesi uygulandığı süre içerisinde yapılan her türlü fiyat artışı ile ucuz ilaçlardan yüzlercesi kategori değiştiriliyor ve dolayısıyla bu ilaçlarda eczacı meslek hakları da %25’ den başlayarak %10’lara doğru hızla erozyona uğruyor. Gittikçe ucuz ilaçların sayısı azalırken pahalı ilaçların sayısı artıyor. 100-200 YTL ve üstü ilaçlarda eczane giderleri, kurum ıskontoları ve ödenen vergiler göz önüne alındığında ve verilen reçetelerinin bedellerinin depolara kısa sürede ödenmesi, bu reçetelerinin kurumlardan tahsilatını çok uzun zamanda olması nedeniyle ,bu ilaçlar eczacılar tarafından ya zararına karşılanıyor veya hiç karşılanamıyorlar. Bu reçete sahibi hastaları mağdur ettiği gibi reçetelerinde belli merkezlerde yoğunlaşmasına sebep oluyor. Bu durumun acilen düzeltilmesi gerekiyor.
Eczacı kar marjının yanında,eczacı meslek hakkınında ,pek çok Avrupa Birliği ülkesinde olduğu gibi artık yaşama geçirilmesi gerekiyor.