IŞIK BOYACIGİLLER VE KOOPERATİFÇİLİK
IŞIK BOYACIGİLLER VE KOOPERATİFÇİLİK
Işık’ı 30 Aralık 1999 yılında kaybettik. O ömrünü daha güzel bir dünya, daha sağlıklı bir toplum ve demokratik, katılımcı bir kooperatif hareketinin oluşması için eczacılık mesleğine adadı. Onu anmak sadece mezar ziyareti ve dinleti yapmak değil, onun çalışma yöntemlerini ve çağdaş düşüncelerini hayata geçirmektir.
Türkiye’de ilk Eczacı Kooperatifi 1978 yılında İzmir Çağdaş Eczacılar grubundan Ecz. Neşe Gülersoy tarafından 30 eczacı arkadaşıyla birlikte Manisa’da (MEDAK) kuruldu. O tarihte Ecz. Neşe Gülersoy İzmir Eczacı Odası Genel Sekreteriydi ve Ecz. Işık Boyacıgiller de İzmir Eczacı Odası Başkanıydı. Bu proje İzmir çağdaş eczacı kadrolarıyla birlikte geliştirildi. Pilot bölge olarak başlatılan bu kooperatif Manisa bölgesine uzun yıllar hizmet etti
Çağdaş, demokrat, kalbi insan sevgisi ile dolu olan Neşe Gülersoy, o dönemde bir MHP’linin öldürülmesinden duyduğu üzüntüyü, bir yerel gazetede yayınlanmak üzere kaleme alırken 1979 yılında eczanesinde vurularak öldürüldü.
1979 yılında İzmir’de çağdaş eczacılar tarafından (EDAK) Ecza Kooperatifi kuruldu. 1980 darbesi ve sonrasında bir süre daha (1978-1983 yılları arasında) Oda Başkanlığı görevini sürdüren Işık Boyacıgiller daha sonra bu görevinden EDAK’ın kurumsallaşması çalışmalarına yoğunlaşmak amacıyla ayrıldı, EDAK’ın yönetim kurulu başkanlığını yürüttü ve yaşadığı sürece bu doğrultuda çalıştı. Kooperatifçiliğin kurumsallaşmasında büyük katkıları oldu, kısaca ömrünü eczacı kooperatifleri için tüketti. 1988’de TEKB (Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği) kuruluşuna katıldı. 1989-1990 yılları arasında başkanlığını yaptı.
Kooperatifçiliği mesleği ve yaşam biçimi olarak benimseyen Işık, Mayıs 1999 tarihli EDAK HABERLER dergisindeki bir yazısında şöyle demektedir:
“… EDAK 24 saatlik bir iştir. EDAK’ın çatısı altında olmanız hiç önemli değildir. Bu yirmi yıldır süren bir tutku, bir sevda belki. Bir yaşam biçimi, benim yaşamımın diyebilirim ki 24 saatini EDAK almaktadır. Bundan dolayı da şikayet ettiğim gibi bir anlam çıkarılmamalı, bundan mutluyum. Çünkü somut olarak ortada bir şey var. Bir olgu var. EDAK diye bir olgu var. ECZACI KOOPERATİFLERİ diye bir olgu var. Bu işi yapmaktan büyük zevk ve keyif alıyorum…”
“… Yirmi yıl önce eczacı kooperatifleri ilk kez İzmir Eczacı Odasında göreve gelen ÇAĞDAŞ ECZACILAR GURUBU içinden ortaya çıktı. Bunu tevazu göstermeden söyleyebilirim ki, en önemli, en önde gelen savunucularından biriydim. Bundan şeref duyuyorum onur duyuyorum…”
“… O dönemde eczacı kooperatiflerinin kurucularının 25-30 yaşlarında olduğunu ve bunların da yönetim anlamında önemli deneyimlere sahip olmadıklarını düşündüğümüzde, bu anlamda çok önemli bir başarı olduğunu teslim etmek gerekiyor.”
“… İzmir’de EDAK’ın kuruluşundan sonra büyük ölçüde yine eczacı odalarının örgütlü olduğu, özellikle ÇAĞDAŞ ECZACILAR gruplarının yönetimde olduğu bölgelerde eczacı kooperatifleri hızla açıldılar.”
“… Dikkat edildiğinde eczacı kooperatiflerinin 1978-1980 döneminde kuruluş yaptıklarını görüyoruz. Sonra bir dalga daha gelecektir. 1987-1988’lerde ikinci bir dönem ve hızla eczacı kooperatiflerinin kurulduğu bir dönemdir. Bu ilk dönemde olsun ikinci dönemde olsun, ama daha çok ilk dönemde, bu kuruluşlarda görev alan kişilerin büyük ölçüde bu ÇAĞDAŞ ECZACILAR GRUBU HAREKETİ diye bahsettiğimiz hareket içindeki eczacı odalarında, Türk Eczacılar Birliğinde görev alan, onu yönlendiren kişilerden oluştuklarını görüyoruz. Bu kişilerin de ortak yönleri 1961 Anayasasının sağladığı özgürlük koşullarında üniversite eğitimi gören ve bu anayasanın sağladığı özgürlük koşullarının da dünyaya bakışları toplumcu dünya görüşüne yatkın olan kişiler olduklarını, dayanışmacı niteliklerinin bireysel niteliklerine üstün geldiğini, bilimsel yaklaşımlarının yaşamın değerlendirilmesinde temel yaklaşım biçimi olduğunu görüyoruz.”
1978 yılında kurulan Eczacı Kooperatifleri 1996 yılına gelindiğinde Işık Boyacıgiller’in de büyük katkılarıyla açılan ve kapanan kooperatiflerle dağıtım alanında ağırlığını koymuşlardır. Bu süreç içerisinde ülke genelinde ecza kooperatifleri sayılarını 13’lere çıkararak ilaç pazarının %30’unu yakalama başarısını göstermişlerdir.
1996 yılı sonuçlarına göre 300 ecza deposunun ciro sıralamasında en yüksek cirolu ilk 5 ecza deposu arasında 3 kooperatif, ilk 10 sırasında 4, ilk 20 arasında 6 ve ilk otuz arasından 9 ecza kooperatifi yer almaktadır. İlk 30 ecza deposu bütün depoların yaptığı cironun %68’ini yaparken, 9 kooperatif bu oran içinde 1/3 paya sahiptir. Görüldüğü gibi ortada çok büyük bir güç vardır. Bu gücün temelinde dayanışma bilinci, sorumluluk duygusu, inanç ve kararlılık yatmaktadır.
Bugün ise yürütülen yoğun tekelleşme çabaları sonucu dağıtım alanında 2 büyük grup (Hedef ve Selçuk) pazardaki tüm satışların %80’ini alırken, kooperatiflerimiz de pazarda %12 ciroya sahiptirler.
1988 yılında ecza kooperatiflerinin birleşmesiyle, Tüm Ecza Kooperatifleri Birliği (TEKB) kurulur. Işık Boyacıgiller, 1989-1990 yılları arasında birliğin başkanlığını yapar. 25 Kasım 1989 tarihinde EDAK Birlik delegesi olarak katıldığı kongreye sunduğu raporda Işık şu görüşlere yer verir:
“… Birlik varlığını sürdürebilmek ve geliştirebilmek üzere mutlaka ekonomik faaliyette bulunmalıdır. Birlik zamanla kendi ekonomik kaynağını kendisi yaratmak ve uzun erimdeki hedeflerine bu kaynak ile ulaşmak amacını gütmelidir. Ekonomik çalışmalar kapsamındaki ilaç temin ve dağıtımının merkezileştirilmesi ve ilaç üretimi, çok önemli ekonomik kaynak, örgütlenme düzeyi, alt yapı yatırımları, istihdam ve planlamayı gerektiren yakın erimde ulaşılması düşünülemeyecek faaliyet alanlarıdır…”
Maalesef kooperatifler birliği günümüzde kendi ekonomik alt yapısını tamamlamadan ortak satın almaya girmiştir ve halen başarılı olamamıştır.
Yine aynı raporda Işık, Tüm Ecza Kooperatifleri Birliğinin (TEKB) yaşatılması için şunları söylemektedir:
“… Kurmuş olduğumuz birlik yaşatılmak ve güçlü kılınmak zorundadır. Bu ancak birliğin üyesi kooperatiflerin yaşaması ve güçlü olması ile mümkündür. Aynı kooperatiflerimize olduğu gibi, Birliğimize de heyecan ve özveriyle sahip çıkmalıyız. Kooperatifler Birliği için de geçerli olan, Kooperatifçiliğin temel ilkeleri arasında en önemlisi sayılabilecek DEMOKRATİKLİK gerçek anlamda yaşama geçirilmeli ve titizlikle korunmalıdır…”
Bugün TEKB’nin ana sözleşmesi üyeleri tarafından tam olarak bilinmemektedir. Bunca deneyimden sonra seçim ve demokrasi sözde kavramlar olmaktan çıkarılamamıştır. TEKB, 5-6 kişinin tercihlerine göre yönlendirilen, demokrasiyi içselleştiremeyen bir kurum olarak varlığını sürdürmemelidir.
Neşe Gülersoy ülkemizde Eczacı Kooperatiflerinin ilk kurucusudur. Kısacık yaşamı boyunca toplumcu düşünceyi öne çıkaran, demokratik, özgür, kardeşçe yaşanabilir bir dünya yaratmak için çalıştı. Eczacı örgütleri onun anısına sahip çıkmalı, hak ettiği değeri vermelidir.
Işık’ı 30 Aralık 1999 yılında kaybettik. O ömrünü daha güzel bir dünya, daha sağlıklı bir toplum ve demokratik, katılımcı bir kooperatif hareketinin oluşması için eczacılık mesleğine adamıştır. Onu anmak sadece mezar ziyareti ve dinleti yapmak değildir. Onun çalışma yöntemlerini çağdaş uygulama ve düşüncelerini hayata geçirmektir.
Ölümünün yedinci yılında tüm çağdaş eczacılar olarak saygı, sevgi, minnet ve özlemle anıyoruz.