ECZACIBAŞI-ZENTİVASPOR
Değişen Dünya düzeniyle beraber,dünyada olduğu gibi ülkemizde de sporun şekli değişti.Eskiden toprak sahalarda,gençlerin amatörce karın tokluğuna oynadığı,semtlerin sevilen kişilerinin desteğiyle yürütülen spor kulüp’çülüğü ,artık büyük paralar gerektiren dev bir sektör haline geldi.Eskiden okulundan derslerinden kalacak,giyim ve ayakkabılarını eskitecek diye çoçuklarına sporu yasaklıyan veliler,şimdi ellerinden tutup parayla spor okullarına götürüyorlar.Özellikle futbolcu olmak üzere ,sporcuların fiyatları milyon dolarlarla ifade ediliyor.
Önceki yıllarda mütevazi şartlarda semtler de kurulmuş Vefa, Adalet, Kasımpaşa, Eyüp, Beykoz, Sarıyer, İstanbulspor, Göztepe, Karşıyaka ve Anadolu daki diğer kulüplerimiz de ülkeye birçok kıymetli sporcu yetiştirdiler. Tabii ki dört büyük kulübümüz büyük taraftar kitlesiyle sporumuzun önderleri oldular ve kısıtlı kaynaklarıyla yurt içinde ve yurt dışında birçok başarıya imza attılar.
Dünya da olduğu gibi, ülkemizde de insanların en fazla ilgilendikleri alan spor,özellikle de futbol oldu.İnsanımız hiçbir konuya göstermediği kadar bu alana ilgi gösterdi.Bu ilgiye paralel olarak da, maç yayınlayan kanallar en fazla izlenen kanallar oldular.Süper Liğ ve diğer maçların yayın hakları, kanal sahibi holdingler arasında büyük çekişmelere sahne oluyor.Başta televizyonlar olmak üzere radyo ve yazılı basın yayınlarında spor ve spor yorumlarına büyük yer ve zaman ayrılıyor.En fazla reyting alan, buna bağlı olarak en büyük reklam pastasının yaratıldığı alanlar da bu programlar oluyor.
Spordan sorumlu yöneticilerimiz ise, büyük kitlelerin spor yapmasına olanak sağlamak amacıyla amatör sporları desteklemeleri gerekirken,ki sağlıklı bir toplum böyle yaratılır, popüler kulüplerimizi bir reklam aracı haline getiren uygulamalar ile,büyük şirketlerin tüketimi pompalayan politikalarına yardımcı oluyorlar.
Büyük paraların döndüğü büyük bir sektör haline gelen bu alandaki kulüpler,artan maliyetler karşısında ,yaşamlarını devam ettirmek için para karşılığı isimlerini satmaya başladılar. Büyük bir kitleye hitap eden,yazılı ve görsel basında böylesi yer alan,halk üzerinde güzel bir imaj yaratmak için taraftarın takım sevgisini kullanmak ve nihayet vergi ile ilgili kolaylıklar sağlamak için yerli ve yabancı şirketler kendi isimleri kulüplerimizin başına monte ettiler,bunu da Türk sporuna hizmet olarak sundular.
Ligimiz, Turkcell süper lig’i, Galatasaray Cafe Crown, Fenerbahçe Ülker, Beşiktaş da colaturka oldu. Türkiye kupasının adı da uluslar arası bir banka olan FORTİS kupası oluverdi. İnsanların takım sevgisi, Holdinglerin ve uluslararası şirketlerin sevdirilme ve benimsetilme alanı haline getirildi.
Bunlara son olarak eklenen de, senelerce salonlarda Eczacı ! Eczacı ! tezahüratlarıyla desteklenen, liğ şampiyonu Eczacıbaşı voleybol takımı oldu.Şimdiki adı ECZACIBASI-ZENTİVA spor.
Bilindiği gibi Eczacıbaşı ilaç sanayi, firmasının %75 ini, geçen yıl, büyük ortağı NOVARTİS olan ZENTİVA adlı jenerik firmasına 460 milyon euro’ya sattı.Ne hikmetse şirketin yönetimi küçük ortakta kaldı.Bülent Eczacıbaşı satıştan elde ettiği parayla iyi bir yatırım olduğunu söylediği, Polonya’daki bir seramik fabrikasını satın aldı.
Peki bütün bunlar olurken ülkemizde durum nedir.Açlık sınırı 655 YTL dir.İssizlik oranı %10 dur,bunların büyük bölümü eğitimli işsizlerdir.
Nüfusun % 20 si (15 milyon kişi) günlük iki dolarla yaşamak zorundadır.
Merkez Bankasının 2002 yılında 25.5 milyar dolar olan döviz rezervi,2007 yılında 70.6 milyar dolara yükselmiş, ancak IMF ile yapılan anlaşmalar nedeniyle 2002-2007 arası döviz varlıkları % 3.13 faizle yurtdışı bankalara yatırılmak zorunda kalınmıştır.5 yılda bunlardan 3.5 milyar dolar faiz geliri elde ediliyor.Aynı dönemde yapılan ihalelerle ortalama %22.7 yıllık faizle dış borç alındı.Dış bankalara yatırmak zorunda olduğumuzla, aynı miktar para borçlanılsa dahi faiz gideri 17.8 milyar dolar olacaktır.Aradaki kayıp 17.8-3.5= 14.3 milyar dolardır.Bütçemizin büyük bölümü faiz ödemelerine gitmektedir.
Ülkemizin toplam borcu(iç ve dış borç) 2002 yılında 222 milyar dolarken,2007 yılında % 101 artarak 447 milyar dolara çıkmıştır. Bunların büyük kısmı da özel sektöre aittir, yüksek faiz düşük kur politikaları sonucu tatlı karlar için gelen yabancı sıcak paranın gelmemesi halinde doğacak kriz nedeniyle piyasalar perişan olacaktır..Ayrıca aynı dönemde 21.3 milyar dolarlık özelleştirme de yapılmıştır ,istikrar diyenlere bu paraların ne olduğunu sormak gerekir.
Cari açık 34 milyar dolara yükselmiştir. Bankaların%42’si, borsanın %71.4 ü, sigorta sektörünün %70’i yabancıların eline geçmiştir.
Gelir dağılımında; nüfusun en zengin % 10 u gelirin %34 ünü alırken,en yoksul %10 dilimi gelirin % 2 sini almaktadır. Görüldüğü gibi 17 kat fark vardır.Bu fark 2002 yılında 13 kat idi.
2002 yılında, işlenen suç sayısı 295 828 iken, 2006 yılında 785 510’a çıkmıştır. Rakamlar, toplumsal çöküş ve çürümenin göstergesidir.
Ülke bu haldeyken; Bülent Eczacıbaşı’nın Başkanlık ettiği İEİS(İlaç Endüstrisi İşveren Sendikası) nın şu andaki birinci işleri ,%75 i yabancıların eline geçen yerli ilaç firmalarınca üretilen jenerik ilaçların pazardaki satışını arttırmak.
Bilindiği gibi 2004 Yılı ilaç fiyat kararnamesiyle,jenerik ilaçlar, hiçbir maliyet unsuru gözetiltmeksizin otomatikman, orijinalinin %80’i kadar fiyat alabilmektedirler. Dünya ortalaması %50 olduğu (%20-80) düşünülürse,en azından %30 civarında haksız kazanç söz konusudur.
Bu jenerik ilaçlar, SSK poliklinik eczaneleri kapatılmadan önce, toplu pazarlıkla şimdiki SGK nın büyük bileşeni SSK’ya çok ucuza verilirdi ve paralarıda çok uzun zamanlarda,hükümete baskılar yapılarak zar zor alınabilirdi, o zamanlar banka faizleri de yüksekti. Şimdi ise, çoğu yabancı olan firmalar,aynı ilaçları, fiyat kararnamesi sayesinde,haksız olarak aldıkları daha yüksek fiyatlarla, depolar kanalıyla, serbest eczanelere satmakta, faiz sarmalını da eczacının başına yıkarak ve eczacılardan da paralarını, devlet onlara ödesin ödemesin tıkır tıkır almaktadırlar.
İlaç fiyat kararnamesinin hükümlerine göre, eurodaki değişim 3 ay boyunca %5 in üzerinde seyredince ilaç fiyatları için endekslenen euro değeri tespit edildiği halde, üç aydan daha uzun zaman diliminde düşük euro dan imalat yada ithalat yapan firmalar, ucuza mal ettikleri ilaçları aylarca yüksek fiyattan sattıkları gibi , bazı ilaç firmaları utanmadan 45 günlük geçiş döneminde dahi yine yüksek fiyattan depolara satışlara devam etmişlerdir.Bu uygulamalar bunların daha çok para kazanmak için neler yapacaklarını göstermektedir.İnsan sağlığı üzerinden haksız kazançlarını arttırmaya yönelik ihtiraslı çaba sahipleri, kınanmaları gerekirken,aksine,asla hakketmedikleri övgü ve saygıyı görmektedirler.Buda üzüntümüzü arttırmaktadır.
İşte Eczacıbaşı voleybol takımına sponsor olan ZENTİVA nın kazancı siz değerli meslektaşlarımızın katkılarıyla devletten çıkmaktadır.
Türk sporuna destek veren ZENTİVA nın önümüzdeki dönemde kazancının daha da artması gündemdedir. İlaç fiyat kararnamesinin yayınlanan yeni yönetmeliğine göre, reçetesiz hale gelecek jenerik ilaçların fiyatları daha da yükselecek, reklam sorunu da aşılırsa satışlarında büyük artışlar olacaktır.Bu paraların Türk sporuna katkı sağlıyacağı açıktır.Türk sporunun gelişimine bu desteğin verilmesinde katkıda bulunan yerli firmaların iyi paralara yabancılara satılmasını sağlayanlara, jenerik ilaçlara otomatik olarak orijinal’inin %80 i fiyat verilmesine, reçetesiz jeneriklere fiyat serbestliği getiren, ilaç fiyat kararname ve yönetmeliklerini hazırlan-masında emeği geçenlere, ilaç firmasının büyük kısmını NOVARTİS ortaklı ZENTİVA ya satarak onun Eczacıbaşı voleybol takımına sponsor olmasını sağlayan İEİS başkanı sayın Bülent Eczacıbaşı’na, katkılarından dolayı Türk sporu adına teşekkürler.