6197’nin KIRILAN AYAKLARI
6197’nin KIRILAN AYAKLARI
27- 28 Temmuz 2006 tarihinde Ankara’da toplanan Genişletilmiş Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı’nda, eczanı odaları başkan ve yöneticileri, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneleri hakkındaki Yasa Tasarsı ile ilgili görüşlerini ortak bir bildirgeyle imza altına almışlardı.
47 oda başkanı ve yöneticilerinin, TEB Merkez Heyeti Başkan ve üyelerinin imzasını taşıyan bir bildirge üç temel ayak üzerine oturuyordu.
Eczacı odaları ve temsil ettiği 22 bin eczacı adına olmazsa olmazlarımızı oluşturan bu temel kurallar bir bakıma eczacıların kırmızı çizgileriydi.
Ortak delegasyonda altı çizilen bu kırmızı çizgiler :
–Serbest eczaneler, eczacılık yapma hakkına sahip bir eczacının sahip sorumlu müdürlüğünde ancak açılabilir.
–Ortaklık gerekçe göstererek tek ya da çok ortaklı muvazaalı eczanelere, şirket eczanelere ve zincir eczanelere izin verilemez.
–Serbest eczanelerin açılması ve denetimiyle ilgili eczacı odalarına yetki ve sorumluluk verilmelidir.
Üzerinde antak kalınan bu görüşler, 15 Ağustos 2006 tarihinde oda başkanlarının Sağlık Bakanlığını ziyaretinde, Sağlık Bakanı’yla da paylaşılmış, yasa tasarısının bu ilkeler doğrultusunda çıkarılacağına dair söz alınmıştı. Ve biz Çağdaş Eczacı bültenin de bu “tarihi anın” resmini yayınlamış ve toplantı sonucunu siz değerli meslektaşlarımızla paylaşmıştık.
O günden bugüne, 6197 sayılı Yasa Tasarısı ile ilgili hangi önemli gelişmeler yaşandı, onu bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, Bakanlar Kurulu’nun önüne gelen Sağlık Bakanlığı taslağında verilen sözlerin tutulmadığıdır.
Bakanlar Kurulu’nun gündemine taşınan taslak iki önemli ayağı eksik bir yasa tasarısıdır. Yeni yasa tasarısında eczane açılma sürecinde eczacı odaları devre dışı bırakılmıştır. Bunun anlamı; muvazaalı eczanelerin açılması ve denetimi sürecinde eczacı odalarının bay pas edilmesidir.
Şimdi 6197 sayılı Yasa Tasarısı kırılan ayakları üzerinde duruyor! Tasarı bu şekli ile yasalaştığında eczacılar bakımından olası tehlike devam edecektir.
Çağdaş Eczacı dergisi’nin 2. sayısında olası bir senaryodan da söz etmiş: Serbest eczane pazarında etkinlik kurmak isteyen Sermaye Çevrelerinin, muvazaalı eczane sahibi çevrelerin, 6197 sayılı yasa tasarısı üzerinden meşruiyet çabası içinde olacaklarını ve buna bağlı olarak:
– Koşullarını olgunlaştırabilirlerse sahipliğini bir sermaye sahibinin ya da grubunun yaptığı eczacının ise sadece sorumluluk sahibi olduğu bir serbest eczane modeline yasal zemin hazırlamak bu yolla tek yada çok ortaklı muvazaalı eczane modelini yasallaştırmak.
-Başaramadıklarında ise; eczacı odalarının devre dışı bırakıldığı, eczane açılma sürecinin sadece Sağlık Bakanlığı ve bürokratların kontrolünde, yürüyen bir modeli gerçekleştirmek üzere, 6197 Sayılı Yasa Tasarısının yasallaşma sürecinde etkin olmak için çaba göstereceklerinin altını çizmiştik.
Bakanlar Kurulu’nun önüne gelen tasarı bu yönde ki kaygılarımızı artıran bir tasarıdır. Sağlık Bakanı verdiği söze rağmen eczacı odalarının baypas edilmesini “eczacı odalarının yetkisi eski yasada da yoktu” diyerek sorunu geçiştirmek istiyor. Çıkarılacak bir yönetmelikle bu durumun düzeltilebileceğini söylüyor.
İlginç olan iktidarla aynı dili konuşmayı ve uyumu temel bir politika haline getiren TEB Merkez Heyetinin de bu söyleme ortak olmasıdır!
Eski yasanın arkasına sığınılarak eczacı odalarının yetki talebinin göz ardı edilmesi doğru bir tutum değil. Kaldı ki bugünkü iktidar geçmişin tüm eksikliklerini ve hatalarını eski siyasi iktidarlara fatura ederek, toplumun güvenini bu yolla sağlayarak iktidara geldi. Demokrat ve paylaşımcı bir iktidar olduğunu söyledi.
Sivil toplum örgütleri ile yetki paylaşımı demokrasinin bir gereği değil mi?
Gelinen noktada biz eczacılara bizi temsil eden eczacı odalarına büyük sorumluluklar düşüyor. Bu ülkede yönetmeliklerle sağlanan hakların hiçbir güvencesinin olmadığını biliyoruz.
Eczane açılma sürecinde ve muvazaa ile mücadele de “eczacı odalarına yetki ve sorumluluk verilmesi” ve bu hakkın yasa ile sağlanması yönündeki talebimizi ısrarla ve ısrarla savunmalı, demokratik mücadele araçlarını kullanarak bu sürece örgütlü bir şekilde müdahale etmeliyiz. .
Yarın çok geç olabilir…