MİTİNGDEN ÇIKARILACAK DERSLER
MİTİNGDEN ÇIKARILACAK DERSLER
Başarılı bir organizasyon ve doğru bir zamanlama sonucu gerçekleştirdiğimiz Büyük Eczacı Mitingi adı gibi gerçekten de büyük bir eylem oldu.
Ülkedeki eczacıların üçte birini böylesi bir eylem etkinliği içinde bir araya getirmek kolaylıkla üstesinden gelinecek bir iş değil. Başta İstanbul Eczacı Odası olmak üzere mitingin koordinasyonunda görev alan, destek olan eczacı odalarını, eylemin isimsiz neferleri tüm eczacı meslektaşlarımı, dayanışma gösteren sivil toplum örgütü temsilcilerini, emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.
Meslek alanımızla ilgili pek çok sorunun yaşandığı, yasa, yönetmelik, kararname değişikliklerinin, tasarıların birbiri peşisıra gündeme geldiği, ilaç alım protokolünün sözleşmelerin gündemde olduğu oldukça kritik bir süreçte böylesine kitlesel, ses getiren bir eylemin başarılmış olmasının çok ama çok büyük önemi var.
14 Ocak’la birlikte Sağlık Bakanlığı’ndan, TEB’ne, İlaç sermaye çevrelerinden, dağıtım kanallarına kadar herkesin politikalarını yeniden gözden geçirmesi gereken yeni bir süreç başlamıştır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ne oldu, ne değişti diye soran meslektaşlarım önümüzdeki süreçte bunun olumlu etkilerini göreceklerdir. Biraz sabırlı olmaya ihtiyaç var.
AKP’nin İMF patentli ilaç ve sağlık politikalarına hayır diyen binlerce eczacının bir araya geldiği mesleki, sosyal ve toplumsal içerikli bir eylemin gerçekleştirilmiş olması bile tek başına bir başarıdır. Tek başına çok şeyleri ifade ediyor.
Aslında bu eylemin kazanımları kendi içinde saklıdır. Yeter ki görmesini bilelim. Doğru politikalar üreterek bu mücadeleye sahip çıkabilelim.
Eczacılık meslek alanında hesapları olan, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler hakkındaki yasa tasarısı ile kendilerine bir meşrutiyet zemini arayan çevrelerin de hesaplarını boşa çıkaracak, bu hesapların önünde barikat oluşturacak bir eylem yaptık. Mesleğimizi ve geleceğimizi sahiplendik. Bu da başlı başına bir kazanımdır.
Eczacıların mitingle ortaya çıkan ortak iradesini artık herkes hesaba katmak zorundadır.
Bu miting Sağlık Bakanı’nın ve TEB’nin doğrudan yada dolaylı engellemelerine karşın başarılmıştır. Hatırlayın Sağlık Bakanı Akdağ’ın gazete muhabirlerinin mitingle ilgili sorularına verdiği yanıtı. Sağlık Bakanı “Bu miting Yönetim karşıtı 3-5 eczacının işidir” diyordu. Ama mitingden bir gün önce bu kez doğru istihbarat almış olacak ki tüm toplantılarını iptal ederek mitingi düzenleyen eczacı oda başkanlarıyla acil bir toplantı yapmak zorunda kaldı.
7-8 bin eczacının Kadıköy Meydanını doldurması Sağlık Bakanı gibi AKP iktidarı üzerinde de şok etkisi yarattı. AKP iktidarının ve Sağlık Bakanı’nın bu mitingden çıkaracağı dersler olmalıdır…
İstanbul Eczacı Odası seçimlerinde de benzer müdahaleleri yaşadık. Sivil Toplum Örgütleri üzerinde etkin olma, bu örgütlerin iç işlerine karışma siyaseti neredeyse AKP’nin temel politikası haline geldi. Sivil toplum Örgütleri ne AKP iktidarının ne de bir başka siyasi iktidarın arka bahçesidir.
Bu böyle bilinmelidir.
Bu mitingden TEB Merkez Heyeti’nin de çıkaracağı dersler var.
TEB’nin kurumsal ve bağımsız kimliğini korumak yöneticilerinin temel görevi olmalıdır. Pragmatik bir yaklaşımla AKP iktidarının politikalarına entegre olmuş bir siyaset anlayışının sürdürülmesinin ne TEB’ne ne de eczacılık mesleğine bir yararı olmayacağı açıktır.
AKP’nin ilaç ve sağlık politikaları ile örtüşen siyaseti TEB’ni meslek tabanından hızla yalnızlaştırdı. TEB yönetimi de bu mitingten payına düşeni aldı.
Eczacılar, gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz diyorlardı TEB yönetimine. Binlerce eczacının hiçbir yönlendirme olmadan kendiliğinden “Domaç istifa” diye bağırmasından çıkarılacak dersler olmalı…
TEB’nin politikalarına ciddi bir itiraz var. Eczacı tabanı bu yönetim anlayışının sürdürülmesinden yana değil. Bu yönetimin değişmesini istiyor. Mitingde işaret edilen yeni bir iradenin ortaya çıkarılmasıdır.
Bu mesajın herkes tarafından doğru algılanması için ciddi bir çabaya, sabırlı bir çalışmaya ve biraz daha zamana ihtiyaç var.
Zamansız ve aceleci tavırlardan özenle kaçınmamız gereken bir süreçte yanlış bir adım olgunlaşan bu sürece zarar verebilir.
Bugünden sonra oluşan bu olumlu süreci boşa çıkarmayacak bir tutum ve davranış içinde olmalıyız.
İstanbul Eczacı Odası’nın bir bölüm delegesinin yetkili organlarda tartışılmadan kendi başlarına aldıkları Seçimli TEB Olağanüstü Büyük Kongre kararını bu nedenle bugün için zamansız ve yanlış bir adım olarak değerlendiriyorum. Kendi delegeleriyle bile paylaşılmayan bir kararın Büyük Kongre Delegelerinden onay görmesi pek olası değil… Bu konuyla ilgili düşüncelerimi bir başka yazımda sizlerle paylaşmak istiyorum…
Miting bizim tarafımızdan da doğru algılanmalıdır. Bir mitingle tüm sorunları çözmek, ilaç ve sağlık politikalarında köklü değişiklikler yapmak, taleplerimizi tümüyle karşılamak mümkün olmayabilir.
Büyük Eczacı Mitingi ile ciddi bir mevzi kazandığımızı düşünüyorum.
Bugün için biz eczacılara düşen görev mitingi sorgulamak yerine başardığımız eylemin pozitif kazanımlarını öne çıkarıp, onu hep birlikte sahiplenmek olmalıdır.
Bugün elimiz düne göre çok daha güçlü. Elimizi daha da güçlendirecek politikalar üretmeliyiz.
Bunun zeminini yarattığımızı düşünüyorum.