İEO SEÇİMİNİN DEĞERLENDİRMESİ
Yanlışları ve doğrusu ile bir seçim sürecini daha geride bıraktık. Çağdaş Eczacılar seçime katılan eczacıların yarıya yakınının desteğini alarak yeniden yönetime seçildiler. Zorlu bir süreçte bu destek çok önemliydi. Çağdaş Eczacıların seçim başarısının, muhalefetin başarısızlığının altında yatan gerçekler doğru okunmalı, doğru yorumlanmalıdır.
İEO seçimi sadece İstanbul’la sınırlı bir seçim olmadı. İEO seçimine eczacı kamuoyunun ilgi duyması doğal. Ancak, doğal olmayan bu ilginin müdahale boyutlarına vardırılmasıdır. İEO seçiminde doğrudan yada dolaylı bir müdahale süreci yaşandı. Bu gerçeğin de tüm eczacı kamuoyunca bilinmesinde fayda var.
İEO seçim süreci önce hukuk dışı, anti-demokratik bir müdahale ile başladı. TEB Merkez Heyeti yasal yetkisi olmadığı halde aldığı bir kararla İstanbul Eczacı Odası’na üye 1636 eczacının ismini seçmen listesinden sildi. Bu, eczacılık tarihinde belki de meslek örgütleri tarihinde ilk kez tanığı olduğumuz bir uygulamaydı. Yedi binin üzerinde üyesi olan bir meslek örgütünün dörtte bire yakın üyesinin seçme hakkı elinden alınıyordu. Gösterilen gerekçe “aidatların ödenmemesi” ama TEB Merkez Heyeti’ne bu kararı aldıran asıl gerekçe İstanbul Eczacı Odası’nı ve yönetimde olan Çağdaş Eczacıları eczacı tabanı ile karşı karşıya getirerek yönetimin elini zayıflatmak ve olası bir başarısızlığa ortam hazırlamaktı. Sonrasında ise TEB seçimlerinde bunu merkez yönetiminin başarı hanesine artı olarak yazdırmaktı. İstanbul Eczacı Odası’nın üyeleri bunun için cezalandırılmak istendi. 21. yüzyılda meslek örgütlerimizi hala böyle bir anlayışla yönetiyoruz!
Seçme ve seçilme hakkı her yurttaşın vazgeçilmez temel insani haklarından biridir. Bu hakkın para ile (aidat) bitiştirilerek sona erdirilmek istenmesi doğrudan insan hakları ihlalidir. Meslek örgütü yönetimi açısından ise ciddi bir yönetim zaafıdır. İEO seçimlerinin önemli sonuçlarından biri TEB de var olan bu yönetim zaafını ortaya çıkarmasıdır. Hukuksal temeli olmadan, sonuçları iyi değerlendirilmeden alınan bu anti-demokratik karar bağımsız yargıdan döndü ve seçime yapılan bu haksız ve hukuksuz müdahale de böylece başlamadan bitti.
İEO seçimlerine TEB’nin dışında da kimi müdahaleler oldu. Bazı internet siteleri devreye sokuldu. Çağdaş Eczacılar Grubunun kadrolarına karşı yoğun bir karalama ve yıpratma kampanyası başlatıldı. Tek yanlı ve güdümlü bir yayın politikası seçim süresince hep gündemde tutuldu. Her şey ters düz edilerek, çarpıtılarak eczacı kamuoyuna sunuldu. AKP’li olduğumuzdan tutun da, Dayanışma Grubunu ortaya çıkarmamıza varıncaya kadar sürdürülen tam bir yalan ve karalama kampanyasıydı…
15 Eylül’de İstanbul Eczacı Odası seçimsiz olağan kongresi ve divan seçimleri yapıldı. Divan seçimlerinde toplam 355 oy kullanıldı. 6 oyun geçersiz sayıldığı seçimi Çağdaş Eczacılar 159 oy alarak kazandılar. Eczacının Sesi ve İstanbul Eczacıları Grupları ise sırası ile 97 ve 93 oy aldılar. Dayanışma grubundan ise kongreye 5 kişi katılmıştı. Kongreyi izleyen meslektaşlarım bunun böyle olduğunu biliyorlar. Divan seçimlerinin sonuçları internet sitelerinin birinde Dayanışma Grubunun desteklediği Çağdaş Eczacılar divan seçimlerini kazandı diye manşete çıkarıldı. Bu tek yanlı, güdümlü ve çarpıtılmış bir yayın politikası değil de nedir?
“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” diye çok bilinen bir atasözü vardır. İstanbul Eczacı Odası seçimleri politikalarını yalan haber üzerine kuranlar bakımından da tam bir hüsran oldu. Umarım güdümlü ve ilkesiz yayın yapmayı alışkanlık haline getirenler bu seçimlerden bir ders çıkarırlar.
İEO seçimlerinden çıkarılacak başka önemli dersler de var. Bir kere eczacının güncel sorunları ile hiç ilgisi olmayan politikalar gündem edildi. İnsanların siyasal düşünceleri ya da kimlikleri üzerinden üretildi bu politikalar. Örneğin “Hayatı ve Değişimi Kavrayabilmek” başlıklı yazım üzerinde olmadık fırtınalar koparıldı. Cümle cümle bölünüp yazı bütünlüğü iğdiş edilerek meslektaşlarımın e-mail adreslerine postalandı. Yazımın ana fikri ile ilgili düşüncelerimi “Gerçeklerle Yüzleşmek-III” başlıklı yazımda sizlerle paylaşmıştım. Yazımda toplumsal bir değişimden bir zihniyet değişikliğinden söz ediyordum. Toplumun, kriz ve gerilim üreten siyasetçilere, siyasal anlayışlara mesafeli duruşunun altını çiziyordum. İstanbul Eczacı Odası seçimleri bu gerçeği bir kez daha doğruladı. Toplum ya da bireyler artık kendi gündemleri, kendi güncel sorunları üzerinden politika üretilmesini istiyorlar. Toplumdaki bu değişimi kavrayabilmek çok önemlidir.
İEO seçimlerinde korku ve gerilim üzerinden politika üreten gruplar seçim başarısızlıklarını bir de bu yönden analiz etmelidirler. Hamaset üzerine kurulan politikalarla artık başarı sağlamak olanaklı değil. Meslek alanımızda da siyasetin ezberini bozmamız gerekiyor. Çağdaş Eczacılara muhalefet eden gruplardan bazılarının seçim sonuçları üzerine yaptıkları değerlendirmeler aynı politikalarda ısrar edileceğinin işaretini veriyor. Bir harekete öncülük iddiasında olanlar, yıllarca birlikte iş ürettikleri yol arkadaşlarını “bir eli ile karanlıkla el sıkışanlar” ya da “yurt düşmanları” gibi hadlerini aşan ithamlarla suçlayacak kadar ileri gidebiliyorlarsa hele bunu ilericilik, devrimcilik ve çağdaşlık adına yapıyorlarsa aynada kendilerine bakmalarını tavsiye ederim.
Çağdaş hareketten ayrılmadan önce İÇEM toplantılarında kriz teorileri üretenleri tüm İÇEM üyeleri yakından izledi. İstanbul Eczacı Odası yönetiminin eczacı tabanında hiçbir kredisi kalmadığını, seçimlerin kaybedilmesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen bu değerli teorisyen arkadaşlarım kriz teorilerini de bu görüşlerinin üzerine oturtuyorlardı. Seçim sonuçları ürettikleri kriz teorisinin doğru olmadığını gösterdi. Sağa sola hadlerini aşan laflar edeceklerine oturup önce kendilerini sorgulamalıdırlar biz nerede yanlış yaptık diye…
İEO seçimlerinin bir diğer önemli sonucu da muhalefet etme başarısızlığıdır. Türkiye siyasetinde var olan bu boşluk İstanbul Eczacı Odası seçimlerinde de kendini gösterdi. Muhalefet etmek yanlışları nakarat halinde söylemek değildir. Alternatif politikalar üretmektir. Alternatif politikalar üreterek farklı bir seçenek olduğunu göstermektir. Eczacılık mesleğinin geleceğine dair, ilaca ve sağlığa dair politikalar ve çözümler üretilmesi, eczacı kamuoyunun da seçimlerde buna göre tercihini kullanması gerekir. Yapay gündemler üzerinden politikalar üreterek çözümsüzlüğün bir parçası olunmamalıdır.
İEO seçimlerinde Çağdaş Eczacılara muhalefeti temel bir politika olarak benimseyen muhalif gruplar başarılı olamamıştır. Kimse başarısızlığına kılıf aramasın. Çuvaldızı kendisine, iğneyi başkasına batırmasını bilen herkes bu seçimle ilgili doğru sonuçlara ulaşır.
Bu arada yapılan bir tespiti sizinle paylaşmak durumundayım. İstanbul Eczacıları Grubu Başkan adayı meslektaşım tarafından traji-komik bir sav ileri sürüldü. “Gerçeklerle Yüzleşmek III” yazıma verdiği yanıtta Sayın Yılmaz, benim tarafımdan söylendiğini ima ettiği “ulusal kurtuluş bir soykırımdır” gibi doğru olmayan bir iddiayı ileri sürdü. Benim kendi adıma ileri sürülen iddia ile ilgili ne yazılı ne de sözlü bir açıklamam var. Bununla ilgili varsa elinde belgesi olan onu eczacı kamuoyu ile paylaşmalıdır. Meslek camiasına yakışmayan çamur at izi kalsın türü politikalardan bir an önce vazgeçmeliyiz. Toplumda olduğu gibi meslek alanımızda da bu tarz politikalar artık prim yapmıyor. Bizden söylemesi.
İstanbul Eczacı Odası seçimlerinden çıkarılacak önemli derslerden biri doğru bir muhalefet eksikliği ise diğeri de inandırıcı olamamaktı. Muhalefet grupları söylemleri ile eczacı kamuoyunu inandıramadı. Sonuçlar bu gerçeği gösteriyor. Seçim sürecinde ve kongrede eczacılık mesleğinin geleceğine dair politikalar yine Çağdaş Eczacılar tarafından üretildi. 6197 sayılı yasanın önemi, eczanelerin nüfusa göre sınırlandırılması, eğitimden başlayarak ciddi bir planlama, küçük ve orta ölçekli eczanelerin geleceğinin güvenceye alınmasına dair politikalar, adil bir reçete dağıtım sistemi, eczacı meslek hakkı gibi eczacının gündemini oluşturan temel sorunlarla ilgili alternatif çözüm önerileri olan tek grup Çağdaş Eczacılardı. Bu politikalarımızla meslek tabanının güvenini kazandık. İstikrar ve güven işte başarının sırrı.
İEO seçimlerinden biz Çağdaş Eczacıların da çıkaracağı dersler var. Seçimlerde kullanılan 2692 geçerli oyun 1115’ni (% 41.5) alarak seçildik. Önemli bir başarıdır bu. Ancak, tabanla iletişimde bazı eksiklikler var. Özellikle genç kuşak eczacılarla daha sıcak bir iletişime ihtiyaç var. Son beş sandıkta ortaya çıkan tablo incelemeye değer sonuçlar içeriyor. Açılan tüm sandıklarda Çağdaş Eczacılar seçimleri önde bitirdiler. Bu gerçeğin bilinmesinde fayda var. Ama genç kuşak eczacıların ağırlıkta olduğu son sandıklarda ortaya çıkan tablo dikkatli değerlendirilmelidir. Bu sandıklarda Çağdaş Eczacıları takip eden grubun Dayanışma Grubu olduğu görülüyor. Yeni dönemde genç eczacılarla üniversitelerden başlayarak daha sıcak bir ilişki kurulması gerekiyor. Ortaya çıkan bu tablodan eczacılık fakülteleri yönetimlerinin de sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. İlerici, demokrat ve devrimci öğrencilerin öğrenci temsilciliklerinden uzak tutulmasının da çıkan sonuçta etkili olduğu değerlendirilmelidir.
Biz Çağdaş Eczacılar da kendi ezberimizi bozmalı yeni dönemde yeni politikalar üretmeliyiz. Teorik söylemlerimizi bilimsel verilerle beslemeli, ürettiğimiz mesleki ve sosyal politikalarla daha donanımlı ve daha örgütlü bir şekilde sürece müdahale etmenin koşullarını yaratmalıyız.
Sevgi meslektaşlarım;
Eğrisi ve doğrusu ile bir seçim süreci daha geride kaldı. Yeni dönemin zorlukları nedeni ile böylesine kritik bir süreçte Çağdaş Eczacılara verdiğimiz destek çok önemlidir. Elinize, aklınıza ve yüreğinize sağlık diyorum. Seçime katılan tüm meslektaşlarıma teşekkürler. Seçilen yönetici arkadaşlarıma ise yeni dönem çalışmalarında başarılar diliyorum.