PARALEL TİCARETİN ENGELLENMESİ VE ITS
İlaç Takip Sistemi üzerine yapılan değerlendirmelerin pek çoğu sistemin özünü kavramaktan bir hayli uzak ve oldukça sığ yaklaşımlar. Bir bölümünde ise bilinçli bir çarpıtma söz konusu.
Sağlık Bakanlığı bürokratları ( ki onlar sistemin ne güçlü savunucuları arasında) İlaç Takip Sisteminin amacını “hazinen soyulmasının önlemek, halkın ve ilacın güvenliğini sağlamak” olarak açıkladılar. Türk Eczacılar Birliği’nin değerlendirmesi de pek farklı değil. Onlarda “ İTS’nin ülke ekonomisine, ilaç sahteciliğine, hasta ve ilaç güvenliğine önemli katkıları olacağını” söylüyorlar.
Sağlık Bakanlığı bürokratlarının değerlendirmelerinde yola çıkan biri ülkede hazinenin soyulmasına yol açacak boyuta ciddi bir ilaç kaçağı olduğunu düşünebilir. Ancak bu kuyruklu yalanı yine Sağlık Bakanlığı’nın verileri ile çürütmek mümkün. Aslında İTS’nin ne hazinenin soyulması ne güvenli ilaç temini ne de hasta sağlığı ile doğrudan bir ilişkisi var.
İlaç Takip Sistemi küreselleşme sürecinin ortaya çıkardığı bir olgu.
– Küresel bir ilaç pazarını oluşması
– “Standart dışı” ve taklit ürünlerin artan serbest dolaşımı
– Paralel ticaretin yaygınlaşması
– Çin ve Hindistan’ın jenerik ilaç pazarında giderek artan etkisi vb. gelişmeler küresel ilaç şirketlerinin güvenirliğini ve pazardaki etkinliğini sarsan gelişmeler oldu.
Ürünlerin tanımlanmasında ortak bir standardın oluşturulması, üretim, tedarik ve sevk zincirinde izlenmesi çok uluslu şirketler bakımından alınması kaçınılmaz önlemlerdi. Merkezi Bürüksel’de bulunan Global Standartlar Merkezi (GS1) bu amaçla kuruldu. Global Standartlar Merkezinin “hazine soygunlarını önlemek ve hasta sağlığını korumak” gibi ulvi amaçları hiç olmadı. Temel amaç küresel pazarda dolaşan ürünlerin tedarik ve sevk zincirinde izlenmesidir…
Ürünlerin izleme süreci sadece ilaçlarla da sınırlı değil. Dolaşımdaki tüm ürünleri takip edecek ortak bir standardın, bir barkodlama sisteminin bulunması orijinal ürünlerin taklitlerden farklılaştırılmasına dönük bir sistem arayışı karşımıza ilaç alanında İlaç Takip Sistemini çıkardı. Avrupa’da henüz sistemin ön çalışmaları yapılıyor. İsveç’te kısmı pilot uygulaması var, GS1’de toplanan veriler henüz bir sisteme dönüşmüş değil. 2012 yılına kadar her ülkeden gelen verilerin Global Standartlar Merkezi’nde toplanıp bu veriler üzerine bir sistem oluşturma çalışmaları sürüyor. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı yetkilerinin bu konuda ki aceleciliğini anlamak ise mümkün değil !
Paralel Ticaret ve İTS
İlaçların tedarik ve sevk zincirinde izlemesine dönük bir ortak bir standart oluşturulmasına yol açan gelişmelerden biride paralel ticaretin giderek yaygınlaşmasıdır.
Kapitalizmin küreselleşmesi ile birlikte sosyal güvenliğinin ve sağlığın devletlerin sırtında bir yük olarak görülmesi ve bundan kurtulma çabaları, ilaç ve sağlık bütçelerini kısmaya dönük istikrar tedbirlerini gündeme getirdi ve buna bağlı olarak pek çok ülkede referans fiyat uygulamasına geçildi. Bu uygulama nedeniyle pek çok Avrupa ülkesinde aynı ilaç farklı fiyatlarla satılmaya başlandı. Çok Uluslu bir ilaç şirketinin aynı ilacı Yunanistan’da daha ucuza, Almaya yada Fransa’da daha pahalıya satıldı. İşte bu fiyat farklılığı fiyatı daha ucuz olan ülkeden, daha pahalı olan ülkelere paralel ticaretin önün açtı. Paralel ticaretin yaygınlaşması bu şirketlerin güvenirliğini ciddi bir şekilde sarstı. İlaç Takip Sisteminin bir amacıda yaygınlaşan bu ticaretin engellenmesidir.
Çin ve Hindistan Gerçeği…
Çin ve Hindistan jenerik ilaç üretiminde dünyanın gelişmiş pazarlarının başında yer alıyorlar. Devletlerin ilaç ve sağlık bütçelerini kısma tedbirleri jenerik ilaçlara küresel ilaç pazarında ciddi bir yer açmış durumdadır. Bu gelişmeler Çin ve Hindistan’ı küresel ilaç pazarında etkin bir güç haline getirdi. Çin ve Hindistan’ın “sahte ilaçlarda” hedef ülke haline gelmeleri birazda bu gelişmelerle ilişkilidir.
Sahte ilaç yaygarasıyla bir kaşık suda fırtına koparılıyor. Ancak Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyadaki ilaç sahteciliğinin oranı % 5 – 6 civarında. Ayrıca sahte ilaç kavramı değerlendirmeler bilimsellikten oldukça uzak. Çok uluslu ilaç şirketleri “ standart dışı üretilen, taklit, yetersiz ambalaj ve saklama koşulları” olan tüm ilaçlar sahte ilaç olarak değerlendiriyorlar. Bu yaklaşım bizim üretmediğimiz tüm ilaçlar sahtedir anlamına geliyor !
AİDS ve Güney Afrika gerçeği…
AİDS çağımızın vebası olarak bilinen bir hastalık. 1980 yılında hastalıktan 30 milyon insan ölmüş. 2020 yılında bu sayısının 68 milyona ulaşılacağı tahmin ediliyor.
Hastalığın yaygın olduğu ülkeler
– Güney Afrika Cumhuriyeti
– Zimbabwe
– Zambiya
– Fil dişi sahilleri gibi Afrika’nın yoksul ülkeleri.
Hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların maliyeti oldukça pahalı ve çok uluslu ilaç şirketlerinin kontrolünde. Hastalığın bir aylık tedavi maliyeti yaklaşık 3.000 Euro. Hindistan 2000’li yıllarda bu ilaçların jeneriğini yüz kat daha ucuza (30 Euro’ya) üretiyor. Bunun üzerine Güney Afrika Cumhuriyeti Sağlık Bakanı söz konusu ilacı ithal etmek için, Hindistan Hükümeti’ne başvuruda bulunuyor. Çok uluslu ilaç şirketleri Trips sözleşmesini ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika Cumhuriyeti Sağlık Bakanını dava ederek bu ithalatı engellemeye çalışıyorlar. Dünya Sağlık Örgütü ve Sivil Toplum Örgütleri ayağa kalkınca çok uluslu ilaç şirketleri davayı çekmek zorunda kaldıkları gibi ilaçlarının fiyatlarını da % 80 oranında düşürmek zorunda kalıyorlar!
İlaç Takip Sistemini hasta sağlığı ve sahte ilaçla mücadele ile ilişkilendirenlerin Güney Afrika Cumhuriyeti yurttaşlarının yaşadıklarından çıkaracakları dersler olmalı.