GEMİ SU ALIYOR
Yurdumuzun son tablosunu kısaca incelersek, kapitalist sistemin egemenliğinde ve bu sistemin siyasi, psikolojik, lojistik desteğindeki iç ve dış unsurlarla ülkemizin bölünme sürecine hızla yaklaştırıldığını üzülerek ve dehşetle gözlemliyoruz. Gittikçe yok edilen milli ekonomi, örgütlenme bilincindeki kör ediliş, bireyselleşme, yabancılaşma, yalnızlaşma… Cumhuriyet dönemi kazanımlarının tek tek elden çıkartılması… Gittikçe daha çok insanın yoksullaşması, işsizlik, açlık… Ülke ekonomisinin her geçen gün dış güçlerin ve küreselleşme denen perdenin arkasındaki uluslar üstü sermaye egemenliğinin eline geçmesi. Askerlerimizin başına çuval geçirmeler, yeniden hortlatılan PKK terörü, şehit cenazeleri… Nato toplantılarında subaylarımızın önüne konan ve ülkemizle birlikte 24 müslüman ülkenin sınırlarını bölünmüş gösteren BOP haritaları ve bu projede görevli olduğunu ilan eden siyaset adamlarıyla ayakta durmaya çalışan ama her yerinden alabora olan Türk insanı ve cumhuriyet gemisi…
Meslek özeline geçiş yaptığımızda da; yok edilme süreci hızlandırılmış eczacılık ve eczaneler… Soros sermayesinin eline geçen ulusal ilaç sanayi… Kazançlarını katlayan ilaç tekelleri.Asli görevinden uzaklaştırılan sağlık bakanlığı, geleceği karanlık insan sağlığı…Bu süreçte ayakta kalmaya ve tüm olumsuz koşullara rağmen halkını ilaçsız bırakmamaya gayret gösteren ve gittikçe batağa daha çok saplandığını hisseden eczacılar. Daha çok yük daha az ciro, daha çok gider daha az kar, daha da kısalan vadeli ilaç alımları ama gittikçe uzayan geri ödemeler. Kredi kartları ve banka kredilerindeki tehlikeli borçlanma rakamları, alın terleri ile edinilmiş mal varlıklarının elden çıkarılma süreci ve gün geçtikçe ekonomik darboğaz.
Bu olumsuzluklar altındaki meslektaşlarına yardım ve yataklık etme gayretindeki odalar ve TEB…
Yenilenen oda seçimlerinden sonra yeni bir TEB kongresi arifesindeyiz. Peki ülkenin ve mesleğin içinde bulunduğu bu olumsuz koşullarda tüm meslektaşlarımızın arzuladığı güçlü bir TEB merkez heyeti bu kongreden çıkabilir mi?
Son günlerde eczacı kamu oyuna sunulan iyi niyetli gayretler gözlemleniyor. Bazı odaların oluşturduğu değişik bloklar kendi düşücelerini ve çıkış yollarını ifade etmeye çalışıyorlar. Mesleki birikimlerini meslek adına kullanma gayretinde olan pek çok aday adayı adı dolaşıyor kulislerde. Aynı geçen dönem ve daha önceki dönemlerde olduğu gibi… Bütün bu iyi niyetli girişimlere rağmen neden sorunlarımıza merhem olabilecek bir yapı çıkaramıyoruz, niye kuruluş ana yasamız olan halkın,devletin ve mesleğin çıkarlarını hep birlikte olumluya yönlendiremiyoruz.
Ülkemizin Brüksel’den, Washington'dan yönetildiği, Ankara'mızın ve meclisimizin dışarıda oluşturulan yasaları onama organına dönüştürüldüğü, insan emek ve haysiyetinin görmezden gelindiği, ulusal kazanımların ve ulusal onurun ayaklar altına alındığı ülkemizde, güçlü bir TEB ve güçlü bir eczacı yapılanmasına izin verilemez. Ülkemizin her türlü milli birikimine gözünü diken neoliberalizm, bu ülkede hiçbir alanda güçlü bir meslek ve onun etrafında güçlü bir meslek örgütlenmesine izin vermez.
Bu sistemin dini, imanı para ve kardır.Bu düşünce ekseninde hareket edecek kurumları ayakta tutar ve besler. Güçlü bir TEB ve onun etrafında kenetlenmiş eczacı örgütlenmesi bu sistem için tehlikelidir ve yok edilmesi gereken unsurların başındadır. Sistem içinde hiçbir ulusal sektöre çıkış yoktur.Bu sistem yeni Domaç’ların yaratılmasına imkan tanır. T.E.B.'in son genelgesinde olduğu gibi Telekom işçilerinin ilaçlarının karşılanmamasını istemek gibi ne meslek etiğiyle bağdaşan nede emekçi insanların anayasal hak ve çıkarlarıyla örtüşen garip genelgelerin ortaya çıkmasına neden olur.
Bu ölçekten bakıldığında; özünde,ulusal bir başkaldırıyı, milli demokratik devrim sürecini tamamlamayı, yeniden Kuvay-i Milliye ruhuyla işe başlamayı, anti emperyalist bir başkaldırıyı hedeflemiş olan ve vatan savunma cephesi açmış olan Türk halkının başkaldırışını, mesleği ve meslektaşıyla bütünleştirme kararlılığıyla işe başlamayı hedeflemiş bir T.E.B.Merkez Heyetine ihtiyaç her zamandan daha da fazla önem arz etmektedir.
Mesleğimizin, eczanelerimizin, odalarımızın ve birliğimizin geleceği halkımızın geleceğiyle doğru orantılıdır. Bu da ancak tam bağımsız bir ülkede yaşamak ve çalışmakla mümkündür.
Aydınlık yarınlarda buluşmak umuduyla…