‘Ben ilaç dedikçe o para vermeye çalıştı’
Edirne’de dün ilaçlarının temini için yardım istediği Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, cebine para koyup, “Düşürme” diye uyardığı lenf kanseri hastası Dilek Özçelik;
‘Dün görmek istediğim insanlıktı’
15 NİS 2013
Kendisine dilenci muamelesi yapılmasına olan kırgınlığının sürdüğünü söyleyen genç kız, “Bakan Bayraktar’a minnet duymak istemiyorum. Sağlık Bakanı yardım ederse kabulümdür, Sayın Bayraktar’ın yardımını istemiyorum. Benim tek derdim ilaç. Dün görmek istediğim de insanlıktı” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, dün sabah Edirne Belediye Başkanı CHP’li Hamdi Sedefçi’yi makamında ziyaret ettikten sonra belediye binasından çıkarken yanına, kanser hastası olduğunu ve kemoterapi tedavisi gördüğünü söyleyen 23 yaşındaki Dilek Özçelik yaklaştı.
Bakan’ın elini tutan Özçelik, eczanelerde bulamadığı ilaçlarını, yurt dışından da getirtemediğini anlatıp, bu konuda yardım istedi. Bakan Bayraktar da cebinden çıkardığı parayı genç kızın hırkasının cebine koyarak, “Al işte bu parayı. Başka ne yapacağım? Onları sen kendin al. Parayı al, cebinden düşürme” dedikten sonra yoluna devam etti. Bakan Bayraktar, 300 metre uzaklıktaki Selimiye Camii’ne giderek öğle namazını kıldı.
‘İNSANLIK KONUSUNDA BİR KEZ DAHA HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIM’
Cebine para konulması nedeniyle üzülen Özçelik, bu kez Selimiye Camisi’ne geldi. Bakan’ın namazda olduğunu öğrenince cami bahçesinde onu bekledi. Bayraktar’ın camiden çıktığını gören Özçelik, “Bakanım bir şey diyeceğim, kimseye bir zararım yok” diye seslendi. Bu sırada koruma polisleri genç kızı tuttu ancak, Bayraktar’ın talimatıyla bıraktı. Bakan’ın yanına giden ve elini tutan Dilek Özçelik, cebine konulan parayı iade ettikten sonra ağlayarak, “Sadece yanlış anlaşıldım. Ben dilenci değilim. İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda” dedi.
Şaşıran Bakan Bayraktar, koşarak uzaklaşmak isteyen kızı kolundan tutarak, “Yardım edeyim kızım, ne istiyorsun?” diye sordu. Ancak, ağlayan Özçelik koşarak camii bahçesinden ayrıldı.
VALİ DURUER MAKAMINDA AĞIRLADI
Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği 3’üncü sınıf öğrencisi Dilek Özçelik’in, kameralara da yansıyan ellerini yüzüne kapatıp ağlayarak koşma görüntüleri, kamuoyunda yankı uyandırdı. Dilek Özçelik’in, önce belirlenemeyen kimliği, dün geç saatlerde tespit edildi.
Edirne Valisi Hasan Duruer’in girişimleriyle Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı Selimiye Öğrenci Yurdu’nda kalan Dilek Özçelik’e ulaşıldı. Özçelik, bugün sabah erken saatlerde Valiliğe ait bir otomobille yurttan alınarak Valilik binasına getirildi. Özçelik, Edirne Valisi Hasan Duruer ‘e makamında yaşadığı sıkıntıları anlattı.
‘SAYIN BAKAN’IN YANLIŞ ANLAŞILDIĞI KANAATİNDEYİM’
Vali Duruer, Dilek’in Bakan Bayraktar ile yanlarına acele bir şekilde geldiğini söyleyerek, “Dünkü hadiseyi biliyorsunuz. Bakan ile birlikteydik ve acele bir şekilde yanımıza gelerek bir şeyler anlattı. Sayın Bakan’ın da yanlış anladığı kanaatindeyim. Bana hadiseye üzüldüğünü kendileri söyledi. Biz devlet olarak kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresiyiz. Her konuda hastalara yardım ediyoruz. Bize ilaç konusundaki sıkıntısını iletti, biz de bütün hastalarımızın yanındayız. Dün Bakan beyin yanında kendisine söyledim. İlgileneceğimiz söylemiştim. Akşam kendisiyle konuştuk ve bugün geldi. Hastalığının tedavisi konusunda her türlü yardım edip, destek vereceğiz. Sağlık Bakanımız da yarın buraya gelecek ve sizin ve sizin gibilerin konusunu da anlatacağım” dedi.
‘BAKAN BAYRAKTAR’IN YARDIMINI İSTEMİYORUM’
Tekirdağ’da oturan emekli Nevzat ve ev kadını Zeynep Özçelik çiftininin 3 kızından biri olan Dilek Özçelik, Vali Duruer’le yaptığı sohbette, Bakan Bayraktar’a minnet duymak istemediğini söyleyerek, şöyle devam etti:
“Benim de değer yargılarım var. Şu hayatta en değer verdiğim şeylerden biri de minnet duygusudur. Bakanımızın dünkü yapmış olduğu davranışın hatasının bilincine varmış olsa ki üzüntüsünü dile getirmiş. Siz yarın Sağlık Bakanı gelecek ona da söyleyeceğinizi söylediniz. Sağlık Bakanı yardım ederse kabulümdür, Sayın Bayraktar beyin yardımını istemiyorum. Belki ‘Abartma, saçmalama’ denilebilir. Ama insanım ve ben ömür boyu, o insanı belki hani yanlış anladım belki de anladığım doğrudur, ama kendilerine karşı aldığım her nefeste minnet duygusu içerisine girmek istemiyorum ve girmeyeceğim. Söz konusu ölüm de olsa ben kendimi o duruma sokmayacağım. Sağlık Bakanı’nın geleceğini öğrendim. Kendisi duymuştur, bilemiyorum. Benim tek derdim ilaç. Dün görmek istediğim de insanlıktı.”
ÜÇ HAFTA ÖNCE ÖĞRENDİ
Ailesinin Tekirdağ’da yaşadığını ve Edirne’de eğitimine devam ettiğini anlatan Dilek Özçelik, hastalığına üç hafta önce teşhis konulduğunu anlatarak, “Ben bu hastalığımı öğrendikten sonra ailecek üzülemedik bile. Bize böyle bir gerçekten bahsettiler. Başta inanmak istemedim, ama süreç böyle işliyordu. Her başvurduğum yerde ‘İlaç yok’ denildi. ‘İlaç var’ denilen yerlerde de büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Lenf kanseriyim ve teşhisi öğrendikten sonra bazı ilaçların devlet tarafından karşılanmadığını öğrendim. İthal ilaçlar olduğu için bulamadık. Doktorum ‘Zor bir süreç Allah yardımcın olsun’ dedi” diye konuştu.
‘BİR İNSAN SAĞLIK İÇİN YARDIM İSTİYORSA ACİLİYETİ VARDIR’
Tedavisini yapan doktorların, kendisine rehberlik etmesi için aynı süreci yaşayan bir hastayla tanıştırdığını söyleyen Dilek Özçelik, “Hasta olan diğer kişi, ilaçlarını yurt dışından getirtebiliyor. Ben hayatımda ilk defa, yaşadığım ilin dışına çıktım, orası da okulum için Edirne oldu. Benim zaman kaybı lüksüm yok. Ne yapacağımı bilemedim. Yattığımız yeri bilmiyoruz ailecek. Evde miyiz, gökte mi, belli değil. İlgili makamlarla görüşme talebimiz oldu. Ancak hep ‘randevu’ denildi. Bir insan sağlık için yardım istiyorsa aciliyeti vardır. Randevuların önüne geçilmesi gerekiyor. Dün tesadüfen oradan geçiyordum ve Bakan beyden haberdar değildim” dedi.
‘BEN İLAÇ DEDİKÇE O PARA VERMEYE ÇALIŞTI’
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ı çarşıda gezerken şans eseri gördüğünü söyleyen Özçelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devletin başındaki insanların görevi tüm bireylerin ihtiyaçlarına cevap vermesi olduğunu sanıyorum. Sadece bu düşünceyle kendisinin birkaç dakika beni dinlemesini istedim. Ben ‘İlaç’ dedikçe, o ‘Para’ dedi. Bakan’ı gördüğümde kendi ilaçlarım için gittim, sonra fark ettim ki bu sadece benim ilaçlarım değil, birçok hastanın ilaçları. Ben kendim için değil, benim gibi olanlar için de yardım istiyorum. Sağlık konusunda, ilaç konusunda bence otursunlar bu konu hakkında bir şey yapsınlar. Somut bir şey görmeden ‘Tamam’ diyemiyorum. Mutlu muyum ben? Evet mevkii ve makam sahibi değilim ama insanım.”
Edirne Valisi Hasan Duruer’e hastanede randevu ve tahliller konusunda çok sıra beklediğini de aktaran Dilek Özçelik, ziyaretin ardından annesi Zeynep Özçelik ile birlikte Valilik tarafından tahsis edilen araca bindi. Ardından anne -kız, Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürüldü. Dilek Özçelik, Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Hemetoloji Servisi’ne yatırıldı ve tedavisine başlandı.
BAKAN BAYRAKTAR’A SADAKA TEPKİSİ
Sağlıkçılar, Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ın kanser tedavisi gören ve kendisinden ilaçlarının temininde yardım isteyen üniversite öğrencisi kadının cebine para koymasına tepki gösterdi.
Sağlıkçılar, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın kanser tedavisi gören ve kendisinden ilaçlarının temininde yardım isteyen üniversite öğrencisi kadının cebine para koymasına tepki göstererek, olayın AKP’nin “sadaka kültürü” anlayışının bir yansıması olduğunu belirtti.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Dr. Bayazıt İlhan, ANKA’ya yaptığı değerlendirmede, “talihsiz” olarak nitelediği olayın, “sağlığı, sosyal güvenceyi hak olmaktan çıkarıp sadaka kültürüne dönüştüren bir anlayışın yansıması” olduğunu söyledi. Tablonun, sağlığa, sosyal güvenceye nasıl bakıldığının göstergesi olduğunu belirten İlhan, “Sağlık bir haksa, zaten kanser hastalarının tedavilerine zorlanmadan ulaşabilmeleri gerekiyor. Son yıllardaki sağlık politikalarının sonucu olarak, kanser hastaları ilaçlarına ulaşamıyor, hastalarımız mağdur hale geliyor” dedi.
“HÜKÜMET, HER ŞEYE SADAKA KÜLTÜRÜYLE BAKIYOR”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı Çetin Erdolu, olayın, temelde Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın (SDP), sağlık hizmeti almaya getirdiği mali yükle ilgili olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“SDP ile sağlık, alınıp satılan bir mal gibi ticarileştirilmiştir. İnsanlara sağlık hizmetine erişebilmek için birçok kalemde para ödeme, Genel Sağlık Sigortası (GSS) ödeme zorunluluğu getirildi. Sağlık hizmetinin finansmanı SGK’ya devredildi. SGK’ya, ilaçların kapsam içinde olup olmayacağını, hastalık tedavilerinin kapsam içine alınıp alınmayacağını düzenleme yetkisi verildi. SGK da, bazı ilaçların kapsam dışına çıkarılması şeklinde bir düzenleme getirdiği için kanser ilaçları, ilaç politikaları doğrultusunda birtakım ilaçların ithalinde problemler yaşanmaktadır. Kanser tedavisi görenlerin ilaçlarını temin konusunda Türk Eczacıları Birliği (TEB) çaba harcıyor olsa da, bu herkesin ilaca ulaşmasını sağlamıyor. Hükümetin bir üyesinin olaya sadaka kültürü çerçevesinden bakması, Hükümetin tüm sosyal olaylara bakış açısından farklı değildir. Hükümet, her şeye sadaka kültürüyle bakıyor ve bunu da sosyal devlet diye adlandırıyor.”
“SOSYAL DEVLETİN ANLAMI HARÇLIK VE KÖMÜRE İNDİRGENDİ”
Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci de Türkiye’de sosyal devletin anlamının, “harçlık, makarna ve kömüre” indirgendiğini dile getirerek, şunları ifade etti:
“Devletten yardım denilince bunlar akla gelir oldu. Oysaki insanımız sosyal devletten kendisine ilaç bulamadığı, tedavi olamadığı zaman yardım etmesini istiyor. Üniversite öğrencisi kızımızın da Edirne’deki feryadı sırasında yaşanan olaylarda tüm bunların bir kez daha ortaya çıktığı bir olay olmuştur. Devleti yönetenlerden biri de bu modaya uymuş ve yardım diyene harçlık vermeyi en büyük yardım zannetmiştir. Bu tavır yakışmamıştır. Fakat ne yazık ki, Türkiye’de sosyal devlet bu anlayıştan kurtarılmadığı sürece daha nice böyle vakaları yaşamaya devam ederiz.”
(anka-hürriyet)