ECZACI KAMUOYUNA
ECZACI KAMUOYUNA
Bugün ilaç, eczacılık ve sağlık alanında izlenen yanlış politikalar nedeniyle pek çok belirsizliğin var olduğu oldukça sıkıntılı bir süreci yaşıyoruz.
IMF dayatmalarının bir sonucu olarak siyasi iktidarca gündeme getirilen yasalar, ilaç ve dağıtım tekellerini gözeten düzenlemeler, eczacıların mesleki kazanımlarını tüketen ilaç fiyat kararnameleri, gününde yapılmayan ödemeler nedeniyle kullanılmak zorunda kalınan banka kredileri, haksız kesintiler, hesabı sorulamayan uygulamalar eczane ekonomilerini hızla tüketiyor.
Tek taraflı olarak düzenlenen ve eczacılara bir kölelik anlaşması olarak sunulan, içerdiği pek çok antidemokratik hükümler nedeniyle demokratik bir ülke olma iddiasını boşlukta bırakan yeni kamu ilaç alım protokolü bir diğer önemli sorunu oluşturuyor.
Yeni ilaç alım protokolü ile gündeme getirilen avans uygulaması, dayatılmak istenen 75 günlük alım süresi eczanelerin çoğunluğunu zor durumda bırakacak, önemli bir bölümünü de iflasın eşiğine sürükleyecek kaygı verici gelişmelerdir.
İlaç tekellerinin kural tanımaz, pervasızca uygulamaları, ilaç dağıtım tekellerinin satış koşullarıyla ilgili yeni dayatmaları eczaneler cephesinde yaşanan sıkıntılı sürecin kabul edilemez bir diğer boyutunu oluşturuyor.
6197 sayılı yasa ile ilgili değişiklikler, sağlık politikalarında olduğu gibi yapboza dönüştürüldü. Eczacı odalarına verilen sözler tutulmadı. Serbest eczane alanını ticaret alanına dönüştürmek isteyen sermaye çevrelerinin bu süreçte etkin olma çabalarını görüyoruz. Eczacı odalarının yetki ve sorumluluk almaları bu amaçla engellenmek isteniyor.
Dün SSK’da yaşanan kuyrukları kendi politikalarına gerekçe yapanlar, bugün sürekli değişen bürokratik kurallar, protokol hükümleri nedeniyle eczane ile sağlık kurumları arasında mekik dokuyan, git-geller yaşayan yurttaşların sorunlarını ise görmezden geliyor.
Sağlıklı yaşamı değil, sağlıkta tasarruf yapmayı temel amaç edinen sağlık politikalarının faturası tümüyle eczacının ve halkın sırtına yükleniyor.
Biz eczacılar bürokratik kuralları anlatmaktan, vatandaşlar ise dinlemekten yoruldu. Bürokrasi
eczacıyı, hekimi ve hastayı canından bezdirdi.
Tüm bu olumsuzluklara ek olarak gündeme getirilen İlaç Kurumu Yasa Tasarısıyla 1262 sayılı yasa yürürlükten kaldırılıp reçetesiz ilaçların eczane dışında satılmasının ve ilaçta reklamın önü açılmak isteniyor.
Sağlıklı ve insanca yaşamak hakkı bu ülkenin tüm yurttaşlarına tartışmasız ve koşulsuz sağlanması gereken bir haktır. IMF’nin dayatmalarıyla bu hak sınırlandırılamaz.
Yeter artık diyoruz. Özverinin adresi ne eczacılardır ne de halk. Yanlış politikalardan bir an önce dönülmesini istiyoruz.