TOPLUM SAĞLIĞI KURULTAYI SONUÇLANDI
İstanbul Sağlık Meslek Odaları tarafından ‘toplumun tüm kesimlerini sağlık konusunda bilinçlendirmek ve mevcut sağlık politikalarını tartışmak amacıyla’ düzenlenen Toplum Sağlığı Kurultayı’nda Sağlıkta Dönüşüm Programının halk sağlığına ve sağlık çalışanlarına getirdiği yıkıma karşı ortak mücadele vurgusu yapıldı.
İstanbul Tabip Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası ve İstanbul Eczacı Odası tarafından 10-11 Kasım tarihlerinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cem’i Demiroğlu Oditoryumu’nda düzenlenen Kurultayda 10 sunum, 1 panel ve 1 konferans gerçekleşti. Ülkemizde son 5 yıldır uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programının halk sağlığına etkisinin çeşitli boyutlarıyla tartışıldığı kurultayda sağlıkta yıkıma karşı meslek odalarının diğer sağlık meslek örgütleriyle ortak bir mücadele yürütmesi görüşü ağırlık kazandı.
KURULTAY’DAN NOTLARBEBEKLERDE AĞIZ-DİŞ SAĞLIĞI
İstanbul Diş Hekimleri Odası’ndan Prof. Dr. Gamze Aren, “Beslenmenin Ağız ve Diş Sağlığına Etkisi” konulu sunumunda; özellikle bebek ve çocuklarda beslenmenin diş sağlığı açısından önemine değindi. Aren çocuk doktorları tarafından çürük giderici tropikal flor tablet ve granül (hele hele yutulup işe yaramadığı için) verilmemesi gerektiğini söyledi.
ÇOCUK İSTİSMARI YOĞUN…
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Müjgan Alikaşifoğlu, ‘Çocuk İstismarı’ konusunu tartışmaya açtı. Çocuklardaki kaza ve yaralanmalarda istismar söz konusu olabileceğini belirten Prof. Alikaşifoğlu, 6 ay öncesindeki hiçbir düşmenin/yaralanmanın bebeklerce yapılamayacağını, ebeveynlerinin istismara yönelik davranışlarından kuşkulanmak gerektiğini belirterek; morartılar, çatlak ve kırıklar ile kimi yanma ve haşlanma kusurlarının da istismarlı hayatın sonuçlarından olarak değerlendirilmesi gerektiği vurguladı.
TARİHİ GELİŞİMİ İÇİNDE VETERİNER HEKİMLİK
‘Toplum Sağlığının Korunmasında Veteriner Hekimliğinin Rolü ve Önemi’ konusunda sunum yapan Veteriner Hekim İsmet Çolakel Sağlık Bakanlığı’nda 25, Tarım Bakanlığı’nda ise 1900 veteriner hekim olduğunu ve sadece 16 ilin İl Çevre Sağlığı Müdürlüğü’nde veteriner hekim istihdam edildiğini belirterek bunun çok yetersiz olduğunu vurguladı. Bu veteriner hekimlerin “canla başla çalıştıkları halde” kuş gribinin görüldüğünü ifade eden Çolakel “Daha büyük bir felakette zoonos hastalıklarla nasıl mücadele edileceği kuşkuludur.” dedi.
İLAÇ ECZANE DIŞINDA SATILMAMALI…
Eczacı Mustafa Turunç, ‘İlaç Eczane Dışında Satılabilir mi?” başlıklı sunumunda ilacın yasal olarak eczane dışında satılamayacağını ancak pratikte bakkallarda, kahvelerde, marketlerde, hatta ulaşım araçlarında bile servis sırasında kimi analjeziklerin sunulduğunu söyledi. Sağlık alanının piyasalaştırılmak için özellikle son dönemde bütünlüklü bir saldırıyla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Turunç, ilacın hekim ve eczacının denetiminden çıkmasının, insanların kendi kendilerine tedaviye başlamasını gündeme getireceğini dile getirdi. Türkiye’deki 24 bin eczanenin dörtte birinin gizli iflas içinde olduğunu söyleyen Turunç, ilacın eczane dışında satılması meselesine pazar kaybı olarak bakmadıklarını belirterek “Bir parametredir ama ana eksen sağlıkta dönüşüm programının bir yıkım yaratacağıdır. Asıl mesele budur. Mücadele bütünlüklü olarak hepimizce güçbirliğiyle gerçekleştirilmeli.” dedi.
ENGELLİLERDE AĞIŞ VE DİŞ SAĞLIĞI…
İstanbul Diş Hekimleri Odası’ndan Dişhekimi Dr. Hediye Sözer, ‘Engellilerde Ağız-Diş Sağlığı Sorunları ve Çözüm Yolları’ konusunda sunum yaptı. Sözer Türkiye nüfusunun yüzde 12’sinin engelli olduğunu, gözlerden ırak tutulan bu kesimin ihtiyaçlarının dikkate alınması gerektiğini ifade etti. Devletin koruyucu ağız-diş sağlığı konusunda politikalarının yetersiz olduğunu belirtti.
ERİŞKİNLERDE AŞILANMA…
İstanbul Tabip Odası’ndan Prof. Dr. Recep Öztürk, “Erişkinlerin Aşılanması” konusunu gündeme getirdi. Öztürk aşı ile korunabilen hastalıklarda çocukluk dönemi aşılamaları konusunda başarılı olunduğunu, ancak çocuklukta yapılan aşılamaların ölene dek yetişkinlik döneminde de koruyucu olup olmadığının araştırılması gerektiğine işaret etti.
GIDA TERÖRÜ ÇAĞINDAYIZ…
İstanbul Veteriner Hekimler Odası Genel Sekreteri Seyhan Özavcı, “Gıda Terörünü Önlemede Veteriner Hekimlik” konusunu sundu. Özavcı nüfusumuzun yüzde 3’ünün yetersiz beslendiğini belirtti. Gıdada dışa bağımlı hale geldiğimizi söyleyen Özavcı “İlkokul kitaplarımızdaki ‘Türkiye kendi kendine yeten bir ülkedir’ ibaresi geçerliliğini ve önemini yitirmiştir.” dedi. Sağlıksız gıda tüketimine de işaret eden Özavcı; içinde süt bulunmayan peynirler, içinde et bulunmayan sosis, salam ve sucukların üretildiğini belirterek, çiftlikten sofraya kadar sürecin denetiminin şart olduğunu ifade etti.
BİLİNÇSİZ TÜKETİM VE İLAÇTA REKLAM…
Ecz. Nurdan Demirkan, “Bilinçsiz İlaç Tüketimi ve İlaçta Reklam” konusunda sunum yaptı. Demirkan, ilacın ticari meta olmadığı gözden kaçırılarak; talep esnekliği yaratılmakta olduğunu ve reklam konusu edildiğini söyledi. Yanlış, gereksiz, etkisiz ve yüksek maliyetli ilaç kullanımının olumsuz sonuçlarına dünyadan örnekler veren Demirkan, özellikle ABD’de yanlış ve fazladan kullanılan reçetesiz ilaçlarda verilen cezalara karşın reklamların durdurulmamasının dikkate değer bir durum olduğunu kaydetti. Ülkemizde RTÜK tarafından açıklandığı gibi, reçetesiz ilaçların reklamından –bütün sektörler için ve toplam olarak- üç milyar dolar beklendiğini söyleyen Demirkan, toplum sağlığı yerine şirket kârlılığının gözetildiğini belirtti.
ANAYASA NE GETİRİYOR?
Kurultayın ikinci günkü ilk oturumunda konferans veren İTÜ İşletme Fakültesi Hukuk Anabilim Dalı İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku öğretim üyesi Doç. Dr. Kadriye Bakırcı; Anayasa’nın sosyal devlete bakışını irdeleyerek yeni anayasa taslağında sağlık alanındaki kimi düzenlemeleri gündeme getirdi.
HAYVAN SAĞLIĞINDA KONTROLSÜZ İLAÇ KULLANIMI
Veteriner Hekim Dr. Kemal Kutlay, ‘Hayvan Sağlığında Kontrolsüz İlaç Kullanımının Önemi’ konusuna değindi. Kutlay veteriner ilaçlarının sunumunda ciddi bir kaos ortamı olduğuna işaret ederek, kontrolsüz ilaç kullanımının neoliberal sistem tarafından desteklendiğini ifade etti. Veteriner ilaçlarının kaotik bir ortamda sunumunun toplum sağlığına ciddi bir tehdit oluşturduğuna değinen Kutlay, ülkemizde hayvan sağlığı insan sağlığından ayrı düşünüldüğü için yasak olmasına karşın hayvan ilaçlarının reklamına göz yumulduğunu söyledi.
İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU YASA TASLAĞI
Eczacı Zafer Kaplan, ‘Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Yasa Taslağı Neyi Amaçlıyor?’ konusunu gündeme getirdi. Kaplan, Sağlıkta Dönüşüm Programının bugüne kadar %70’lik bölümünün gerçekleştirildiğini, ilaç ve eczacılık alanındaki son ve en önemli adımını ise ilaç kurumu yasasının oluşturacağını belirtti. Bu yasayla ilacın tamamen ticari bir ürün niteliğine dönüştürülmesinin hedeflendiğini vurgulayan Kaplan “diğer sektörlerde olduğu gibi ilaç alanında da devletin yetki ve sorumluluğunu bitirecek, ilaçla ilgili tüm düzenleme ve denetleme yetkileri işte bu sözde özerk kuruma devredilecektir. Devletin ilaçtaki tüm görev ve yetkilerine sahip olacak olan bu kurum, yargı denetimi dışında hiçbir sorumluluk taşımayacaktır. Yasa Türkiye’de ilaç ile ilgili tüm mevzuatı düzenleyecek; ilaçların imalatını, ithalatını, ruhsatlandırılmasını, fiyatını, dağıtımını ve kullanımını belirleyecek, bu süreçlere dair usul ve esasları belirleyecektir” dedi. Kaplan sözkonusu yasanın çıkması halinde geçmiş dönemde Roche skandalı, biyoeşdeğerlilik skandalı olarak kamuoyuna yansıyan yolsuzlukların ortaya çıkarılmasının dahi engellenmiş olacağını ifade ederek “Özerk bir kurumda ve hele finans kaynakları bağış yoluyla ilaç sanayisi tarafından karşılanan bir kurumda böyle bir sahteciliğin ortaya çıkarılması bana göre çok olası değildir.” diye konuştu.
NEOLİBERAL POLİTİKALAR VE SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN TOPLUM SAĞLIĞINA ETKİSİ
Kurultayın son bölümünde “Neoliberal Politikalar ve Sağlıkta Dönüşümün Toplum Sağlığına Etkisi” konulu bir panel düzenlendi. Panele Veteriner Hekim Dr. Fevzi Karaağaç, Diş Hekimi Ahmet Gürbüz, Eczacı Rafet Şahin ve Dr. Osman Öztürk konuşmacı olarak katıldı.
Veteriner Hekim Dr. Fevzi Karaağaç IMF, Dünya Bankası reçetelerine uyum gösteren Türkiye’de ciddi bir yoksullaşmanın sözkonusu olduğunu belirterek “Bu gerileme durumunu meslektaşlarımızın muayenehanelerinde de görüyoruz. Sermayenin bütün alanlarda yaşadığı; eczanelerin zincirleşmesi gibi örnekler veteriner hekimlerde de olabilmekte. Örneğin hayvan hastanelerini özel kişiler açabiliyor. Bu yaklaşım, veteriner hekimlik uygulama alanlarına girmiş ve sermayenin hizmeti sunma gayreti ve bizleri basit aktörler haline getirme gayreti sürüyor.” dedi.
Diş Hekimi Ahmet Gürbüz de “Sermaye artık zincirleşiyor; toplu çalışma birimleri açılıyor. Diş hekimleri işçileşiyor. Hatta bir diş tedavi merkezi Amerikalılar’a satıldı.” diyerek 'ne yapmalı' sorusuna şöyle yanıt verdi: “Tek başına kurtuluş mümkün değil. İstanbul Sağlık Platformu üzerinden sağlık alanındaki bütün kesimleri ve emek örgütleri üzerinden bütün çalışanları bir araya getirerek, mücadele gücümüzü artırmalıyız.”
Eczacı Rafet Şahin; 500 küresel şirketin 10.4 trilyon dolarlık dünya ticaret hacminin yarısını -yani dünyanın bütününü- yönettiğini, bu 500 firmanın en tepesindeki 25 firmadan 7’sinin ilaç firması olduğunu söyledi. 1984’te çıkarılan İlaç Fiyat Kararanamesiyle ilaç şirketleri için altın yılların başladığına değinen Şahin, 95’te getirilen reklam serbestisinin yasa engeline takıldığını belirtti. 96’da ilaçta patent yasasının bir geceyarısı kararnamesiyle çıktığını hatırlatan Şahin, bugün piyasanın yüzde ellisinin ithal ilaçla dolu olduğunu vurguladı. 2001’de veri imtiyazının kabul edildiğini belirten Şahin, bunun bir anlamda ek patent süresi olduğuna işaret etti. Korumacı devletin yerini düzenleyici devletin aldığını kaydeden Şahin, İlaç Kurumunun toplumsal sorumluluğunun sıfır olacağını dile getirdi. Şahin, Türkiye’nin, dünyanın en çok ilaç tüketen ülkesi haline geldiğini belirterek “10 milyar dolarlık pazar yakında üç misline ulaşacak. Türkiye’de ilaç tüketimi ulusal gelirle karşılaştırıldığında çok yüksek. Bütün bunlara rağmen başka bir sağlık sistemi mümkün ve bizim bunda tarihsel sorumluluğumuz var.” diye konuştu.
Dr. Osman Öztürk: Gündemde olan iki temel konunun Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulama Yasası ve 5510 sayılı yasa olduğunu söyleyen Öztürk bu iki tasarının neoliberal politikaların geldiği yeri gösterdiğini belirtti. Hastane birlikleriyle kamu hastanelerinin aynı özel hastaneler gibi piyasanın bir aktörü olacağını söyleyen Öztürk, bunun bütün sağlık örgütlenmesini değiştirecek bir model olduğunu ifade etti. Genel Sağlık Sigortası Yasasında yapılan değişikliğe de değinen Öztürk, artık yatan hastalardan da katılım payı alınacağını ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu katılım payını 5 katına kadar çıkarma yetkisine sahip olduğunu kaydetti. Öztürk özel sağlık kurumlarının her türlü hizmetten “fark ücreti” adı altında 3 katına kadar para alabileceğini belirterek “Fark ücreti denilen şey çok açık bir biçimde bıçak parasıdır ve meşrulaştırılmaktadır.” dedi.