SAĞLIK VE GÜVENLİ GELECEK İÇİN KADIKÖYDEYDİK
Herkese sağlık ve güvenli gelecek için bir araya gelen binklerce kişi kadıköyde buluştu. Haydarpaşa Numune Hastanesi Acil Servisi önünde toplanan gruplar “Sağlığımızı, emeğimizi, geleceğimizi IMF vekillerine yedirmeyeceğiz” yazılı ortak pankartın arkasında Kadıköy İskele Meydanı’na kadar yürüdü. “Sağlık haktır satılamaz”, “AKP yasanı al başına çal”, “Herkese eşit ücretsiz sağlık hizmeti” sloganları atan korteje Tuzla’da iki gündür direnişlerini sürdüren tersane işçileri de Haydarpaşa Tren İstasyonu’ndan katıldı.
DİSK, KESK, TÜRK-İŞ konfederasyonları ve bağlı sendikaları, Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, TMMOB gibi meslek örgütlerinin yanısıra siyasi parti ve derneklerin de içinde yer aldığı Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu tarafından düzenlenen eylem, Kadıköy İskele Meydanı’nda basın açıklamasının okunmasının ardından son buldu. Basın açıklamasının tam metnine aşağıda yer veriyoruz.
BİZ KARŞI ÇIKARSAK YAPAMAZLAR!
GSS çocuklarımızın geleceğini karartıyor
AKP Hükümeti döneminde sağlık harcamaları hızla artmasına rağmen sorunlar çözülmedi. Devlet hastanelerindeki kuyruklar hâlâ devam ediyor. Özel hastanelere giden vatandaşlar ise binlerce lira "ek ücret" ödemek zorunda kalıyorlar. Kârlı çıkanlar sadece ilaç tekelleri ve özel sağlık sektörü oluyor. Son 5 yılda en hızlı büyüyen hastane patronunun aynı zamanda iktidar partisi mensubu bir politikacı olması bu işten kimlerin nemalandığını açık olarak gösteriyor. Sağlık hizmetinin her aşamasında sınırlama, katkı payı ve prim sistemi getirilip herkese ek sağlık vergisi konuyor. Genel bütçe faize, ranta harcanırken, Devletin tüm yurttaşlarına sunmakla yükümlü olduğu sosyal haklar bütçeye yük olarak yansıtılıyor. Oysa bu bütçenin %83'ü bizlerden toplanan vergilerle oluşturuluyor.Savaşa ,askeri operasyonlara yapılan dev harcamalar gözden kaçırılmaya çalışılıyor.Kuzey Irak operasyonunun maliyeti sağlık,sosyal güvenlik alanına daha az pay ayrılması olacaktır. Emekliliğimiz gasp ediliyor 1999 yılına kadar emekliliğe hak kazanabilmek için asgari 5.000 gün prim ödemek yetiyordu. 1999 yılında sınır 7 bine çıktı. AKP ise bununla da yetinmiyor, daha da arttırmak istiyor. Bundan sonra 9 bin gün prim ödeyemeyenler emekli olamayacak. Turizm, inşaat, tarım gibi sezonluk sektörlerde yılda 90 gün iş bulabilen bir geçici işçinin tam aylığa hak edebilmesi için ise 120 yıl yaşaması gerekecek. AKP, emekli aylıklarını %23 ile %33 düşürmekle yetinmiyor. Kanun Meclis'ten geçerse kazanılmış hak niteliğindeki fiili hizmet süresi zammı tırpanlanacak. Gazeteciler, veterinerler, havayolları personeli, lokomotif makinistleri, posta dağıtıcıları, zabıtalar, itfaiye çalışanları gibi bir dizi meslekte yıpranma payı verilmeyecek. Emniyet, MİT ve TSK dışındakilerin fiili hizmet süresi zammı 5 yılla sınırlandırılacak. Hükümet SSGSS yasası ile kazanılmış haklarımıza saldırdığı gibi “İşverenler üstündeki istihdam yükünü azaltmak” amacıyla emekçi sınıfların kıdem tazminatı hakkını da ortadan kaldırmaya çalışıyor. Yoksulluk sınırı: 146 YTL AKP Hükümeti, "Genel $ağlık $igortası primini ödeyemeyen yoksul vatandaşların primlerini devlet ödeyecek" demişti. Oysa Kanun'a göre ancak bütün ay boyunca eline geçen para 145 YTL'den az olanlar yoksul kabul edilecek. Asgari ücretli 76 YTL prim öderken en büyük holdinglerin patronları ise sadece 494 YTL prim ödeyecekler. İşverenlerin sırtındaki yükün ağır olduğunu her fırsatta söyleyenler, asgari ücretin 1/3 geliri olanın sırtına birde GSS primini yüklüyorlar. Bundan sonra sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel $ağlık $igortası primi yatırmak, hatta bir de "katılım payı" ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de "ilâve ücret" adı altında özel hastanelere "haraç" ödemek gerekecek. Miktarı şimdilik alınan hizmetin %20'si olacak. Bazı durumlarda ise bu oran %300'e kadar çıkacak. AKP Sağlığa Zararlıdır AKP Hükümeti'nin sağlık alanındaki yaptıkları bunlardan ibaret değil. Şu ana kadar yaklaşık 700 sağlık ocağının kapısına kilit vurdu; "aile hekimliğine geçiyoruz" gerekçesiyle özelleştirdi. Meclis'in gündeminde olan bir başka Kanun Tasarısı'yla da devlet hastanelerinin Yönetim Kurulları'na Ticaret Odası'nın temsilcileri giriyor. Bu Yönetim Kurulları devlet hastanelerini satmak, kiraya vermek, devir ve takas etmek, işletmek ve işlettirmek yetkisine sahip olacaklar. Mevcut tasarı kadınların ev içi emeklerini yok sayıyor ve bazı koruyucu önlemleri kaldırıyor. Dolayısı ile kadınları aileye, erken evliliğe, koca eline bakmaya mahkum ediyor. Hükümet bütün bu düzenlemeleri bizlere "Reform" diye kabul ettirmeye çalışıyor. Oysa getirilen değişikliklerin hiçbiri bizlerin haklarını hiçbir şekilde iyileştirmiyor. Tersine daha da daraltıyor. Bütün bu düzenlemeler bizlerin iyiliği için değil, yerli ve yabancı sermaye istediği için yapılıyor. Kâbesi IMF, secdesi yerli patronlar olanlar sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızı tamamıyla yok etmek istiyorlar. Bu vahşi kapitalist düzende Tuzla tersanelerindeki iş cinayetleri gibi , çalışanların yaşam hakkı dahi tehdit altındadır. Oysa bu ülkenin tüm zenginliklerini biz yaratıyoruz. Yolsuzluk, suistimaller ve sömürü ortadan kaldırıldığında bu kaynaklar herkese emeklilik ve sağlık hakkını da içeren insanca bir yaşam sunmaya yeterlidir. Biz karşı çıkarsak yapamazlar Biz biliyoruz ki; yoksulluk da, yoksunluk da, sağlıksızlık da, sosyal güvensizlik de kader değildir. Kendimiz için, çocuklarımız için, kardeşlerimiz için sağlık ve sosyal güvenlik hakkımıza sahip çıkalım. İşçisi, kamu çalışanı, esnafı, çiftçisi, emeklisi, yaşlısı, genci hep birlikte bu gayri vicdani, gayri ahlaki, gayri insani saldırıyı durduralım. HERKESE SAĞLIK GÜVENLİ GELECEK PLATFORMU |