Kriz kapitalizmin kendisidir
Ekonomi sadece banka, borsa, şirketten ibaret bir olgu mu? Siyasetçiler, iş adamları, medya üyeleri ve akademisyenler, banka, borsa çökmeden düzeni neden sorgulamıyorlar?
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki banka ve borsa krizi, kapitalist sistemin bazı çevreler tarafından tekrar sorgulanmasına neden oldu. Oysa kapitalizm, banka ve borsa krizi olmadan da, sol siyaset tarafından, çok uzun bir süredir zaten sorgulanmaktadır. Bu sorgulamada başı çeken kişi de, 19. Yüzyılda yaşamış olan ünlü Alman filozof ve sosyal bilimci Karl Marx olmuştur. Son zamanlarda gündeme gelen “Marx haklı mıydı?” sorusu da bu nedenle anlaşılır bir sorudur.
Ancak Türkiye medyasına da yansıyan bu tartışmada ciddi bir kavram kargaşasının, bilgi eksikliğinin ve sosyal adalete yönelik duyarsızlığın olduğu gözlemlenmektedir. Birincisi, ABD’deki ekonomik krize devletin müdahale ederek 700 milyar dolarlık bir ‘kurtarma’ operasyonu gerçekleştirme girişimiyle ilgilidir. Aralarında ABD Kongre üyelerinin de bulunduğu birçok kişi, bunun sosyalist bir yaklaşım olduğunu, kapitalizmin ruhuna ve ilkelerine aykırı olduğunu savunmuştur. Birinci yanlış buradadır. ABD hükümetinin bu operasyonu sosyalist bir proje değil, can çekişen kapitalizmi devlet eliyle kurtarma projesidir. Bunun adı kapitalizme devlet desteğidir, bu operasyonun sosyalizm ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Marx’ın sözünü ettiği sosyalist yaklaşımın, yani toplumsalcı yaklaşımın bir sonucu olan komünizm, herkesin aynı olduğu değil, ancak farklı ekonomik sınıfların olmadığı, özellikle üretim araçları bağlamında özel mülkiyetin olmadığı, sermaye sınıfının işçi sınıfını sömürmediği, insanların bencil bireyler olarak hareket etmediği, insanların hem kendilerine, hem başkalarına, hem de ürettikleri ürüne yabancılaşmadığı, insanların sermaye odakları ve onları koruyan devlet aygıtı altında ezilmeden, toplumsal bir çerçevede, kendilerini gerçekleştirebildikleri ve özgürleştikleri bir modeldir. Kapitalizm ise bunların tam tersi, bunların söz konusu olmadığı, özel mülkiyetin ve ekonomik sınıfların olduğu, sermaye sınıfının işçi sınıfını sömürdüğü ve bu sömürü üzerinden zenginleştiği, bunun bir sonucu olarak emekçilerin kendilerinden, başkalarından ve ürettikleri üründen yabancılaştığı, kişilerin kendilerini gerçekleştiremediği ve ekonomik düzenin bir piyonu olarak yaşamlarını idame ettirmek zorunda kaldıkları, sadece bencillik, serbest ticaret ve özel mülkiyet özgürlüğünün olduğu, bunun bedeli olarak da toplumun bir bütün olarak özgür olamadığı bir düzendir. Bu anlamda, kapitalizmin iflas ettiği ve iflas etmeye mahkûm olduğu doğrudur, ancak ABD devletinin krize yönelik kurtarma operasyonunun Marksist anlamda sosyalist bir girişim olduğu yanlıştır. Sonuçta ABD hükümetinin bu ‘kurtarma’ girişimi sınıfları ve özel mülkiyeti ortadan kaldırmak için değil, aksine onlar üzerine kurulmuş düzeni korumak içindir.
İkinci yanlış ise, Marx’ın haklı olup olmadığını tartışmak için, böyle bir krizin beklenmiş olmasıdır. Kapitalizmin iflas ettiğini anlamak için böyle bir gelişmeyi beklemeye gerek yoktu. Marx’ın söz ettiği ekonomik sömürü düzeni ve adaletsizlik zaten yeryüzünde bu krizden önce de mevcuttu, hâlâ da mevcut. Marx’ın haklı olup olmadığını tartışmak için bu türden banka, borsa krizlerini beklemek, bilgi eksikliğinin ve/veya kapitalist düzenin adaletsizliklerine yönelik duyarsızlığın, kapitalist paradigma ile hareket etmenin göstergesidir. Bankalar batmadığı, borsalar çökmediği zaman her şey yolunda mı gitmiş oluyor? Halk, toplum, mutlu ve özgür mü oluyor? Sömürü ortadan mı kalkıyor? Vatandaşlar, ABD’de veya Türkiye’de, emeklerinin karşılığını almış mı oluyorlar, sendikal örgütlenme bağlamında daha mı güçlü oluyorlar, kaliteli ve ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti mi almış oluyorlar? Gelir dağılımındaki dengesizlik, işsizlik ortadan mı kalkmış oluyor? Ekonomi sadece banka, borsa, şirketten ibaret bir olgu mu? Banka, şirket, borsa çökmeden önce halkın büyük çoğunluğu için her gün zaten bir ekonomik kriz durumu yok mu? Siyasetçiler, iş adamları, medya üyeleri ve akademisyenler, banka, borsa çökmeden düzeni neden sorgulamıyorlar?
Gerçek şudur ki, kapitalizmin kendisi zaten bir ekonomik krizdir. Kapitalizm geçerli olduğu sürece ekonomik kriz de onunla birlikte varlığını sürdürecektir. Banka, borsa çökse de çökmese de bu böyledir. Marx’ın sözünü ettiği komünizmin ütopik olup olmadığı, gerçekleşme şansının bulunup bulunmadığı, kendi içindeki çıkmazları aşamayan kapitalist sistemin Marx’ın öne sürdüğü gibi komünizme yol açıp açmayacağı, komünizme geçişin nasıl olacağı tartışılabilir. Bu bağlamda kapitalizmi, en azından bugünkü aşamada, sosyal demokrat ve demokratik sol politikalarla frenlenemek daha gerçekçi olabilir ve bunun sonucu olarak sınıflar ortadan kalkmasa da, sınıflar arası uçurum ortadan kalkabilir, daha dengeli bir gelir dağılımı, kaliteli ve ücretsiz eğitim, sağlık hizmeti sağlanabilir, sendikal hareketler güçlenebilir, yabancılaşma tamamıyla ortadan kalkmasa da, asgari düzeye çekilebilir. Marksist ölçütlerde bu belki kapitalizmin ılımlı bir versiyonu olacaktır, ancak bu çözüm yine de sosyal adaleti tamamıyla dışlayan bir kapitalizmden daha iyidir, en azından kötülerin iyisidir. Marx’ın özgürlük anlayışını ve ruhunu kaybetmeden kapitalizm ile farklı boyutlarda mücadele etmek olanaklıdır. Ancak bunu yaparken, kavram kargaşası içinde kaybolmamak ve kapitalizme bilinçli veya bilinçsiz teslim olmamak gerekir.
Radikal, ÖRSAN K. ÖYMEN
Doç. Dr. Örsan K. Öymen: Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi