16 MART KATLİAM DAVASI DÜŞTÜ
Ergenekon Davası’nın görülmeye başlandığı gün İstanbul’da bir mahkeme varolan pek çok kanıta ve belgeye rağmen 12 Eylül öncesinin en büyük katliamlarından birini zamanaşımı karanlığına attı. Aynı günde görülen bu iki davada ‘adalet gerçeği’ bir kez daha gözler önüne serildi. 7 gencin yaşamına mal olan, içinde Ergenekon, Susurluk, Dink cinayeti, Çitehavuzlarla ilişkili isimlerin yer aldığı ve sırları Başbakanlık arşivlerinin tozlu raflarında bulunun Beyazıt Katliamı davası göz göre göre zamanaşımına uğratıldı.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar Mustafa Doğan, Latif Aktı ve Özgün Koç hakkında, “16 Mart 1978’de bomba atarak ve silahla tarayarak 7 kişiyi öldürmek ve tasarlayarak öldürmeye kalkışmak” suçlarından açılan kamu davasında zaman aşımı süresinin dolduğunu bildirdi.
Duruşmaya, tutuksuz sanıklar Latif Aktı ile Özgün Koç katılmadı. Gıyabi tutuklu olarak aranan eski polis memuru Mustafa Doğan ise yakalanamadığı için duruşmaya getirilemedi. Duruşmada, müdahil avukatlar Cem Alptekin ve Hilmi Hanta’nın da aralarında bulunduğu 10 avukat hazır bulundu.
Sanıkların cezalandırılmasını isteyen müdahil avukatları, duruşma sonrası, en geç hafta içerisinde Yargıtay’a başvurarak kararı temyiz edeceklerini bildirdi.
Sırlar Başbakanlık arşivinde
Mahkemenin verdiği kararı eleştiren davanın avukatlarından Ömer Kavilli, delillerin ve malzemenin gerektiği gibi toplanmadığını dile getirerek, böyle bir durumda verilen kararın sağlıklı ve doğru olmayacağına işaret etti. “Yurtsever Savcı Doğan Öz tarafından Başbakanlığa sunulan raporlar arşivden alınsaydı dava böyle sonuçlanmazdı” diyen Kavilli, raporlarda katliamın “bir örgüt işi” olduğu bilgisine yer verildiğine dikkat çekti. Mahkemenin bu raporu almayarak adil yargılama ilkelerini çiğnediğini vurgulayan Kavilli, mahkeme heyetinin duruşma tutanaklarına geçmesine rağmen, örgüt bağlantılarını açığa çıkarmak için gayret sarf etmediğine dikkat çekti.
Karadağ bağlantısı
Kavilli silah üzerine ölme ve öldürme yemini ile adını duyuran Kuva-i Milliye Derneği Başkanı ve Ergenekon Davası’nın tutuklu sanıkları arasında yer alan Mehmet Fikri Karadağ’ın davayla ilişkisine işaret etti. Kavilli, 13 Haziran 2001 tarihinde dönemin Mehmet Fikri Karadağ’ın 3. Kolordu Kurmay Başkanı sıfatıyla istenen belgeleri imzalamayarak mahkemeye bilgi vermediğini vurguladı. Aynı birimde mahkemeye resmi yazışma kurallarına aykırı olarak not kağıtlarıyla bilgi gönderildiğini ifade eden Kavilli, mahkemenin bu cevap üzerine ilgili kuruma yazı gönderip resmi kurallara uygun cevap istediğini ancak bu cevabın gelmediğini kaydetti. Mahkemenin cevabı istemekte ısrarcı davranmadığını kaydeden Kavilli, bu bilgilerinde Başbakanlık’ta bulunan rapor gibi mahkemeye ulaşmadığını dile getirdi. Bu örneklerin dışında da pek çok sıkıntı yaşandığını vurgulayan Kavilli
“Bu belgeler getirilse ve yargılama usulüne uygun yapılsaydı karar başka olurdu” dedi. Kararın hukuka aykırı olduğunu ifade eden Kavilli, Çağdaş Avukatlar Gurubu üyesi avukatlar olarak kararı temyiz edeceklerini ilgili dilekçeyi de verdiklerini kaydetti.
‘Karar vicdanlarda yara açtı’
Davayı takip eden Çağdaş Avukatlar Grubu İstanbul Baro Başkan adayı Avukat Kemal Aytaç, davanın zamanaşımından düşürülmesinin toplum vicdanında büyük yara açılmasına sebep olduğunu dile getirdi. Savcılık mütalaasından sonra söz alan Aytaç, 16 Mart günü bombalı ve silahlı bir katliam yaşandığını dile getirerek, olayda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğine ve yaralandığına dikkat çekti. Bu katliamın ardından da pek çok benzeri cinayetin ve katliamın gerçekleştiğine işaret eden Aytaç, bu nedenle davanın zamanaşımına uğramamsı gerektiğini sözlerine ekledi.
Kilit isim Reşat Altay!
Dink cinayeti döneminde Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, ilk olarak İstanbul Üniversitesi önünde gerçekleşen Beyazıt Katliamı’yla gündeme gelmişti. Öğrencilerin katillerini yakalamak için peşlerine düşen polislere ise, ‘geri dön’ emri verildi. Polis Memuru Yahya Gergin, 1978’de Sıkıyönetim Mahkemesi’ne verdiği ifadede, ‘geri dön’ emri verenin Reşat Altay olduğunu söyledi. Beyazıt Katliamının ardından Reşat Altay önce ödüllendirilir gibi İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne, ardından Gaziantep, Bursa, Kırklareli ve son olarak da 16 Mayıs 2006’da Trabzon Emniyet Müdürlüğü’ne atandı. Reşat Altay ismi, 16 Mart Katliamı’nın ardından Susurluk olayıyla da gündeme geldi. Abdullah Çatlı’nın Altay’la sık sık görüştüğü yazıldı. Bu konuda da herhangi bir soruşturma yapılmadı. Raşat Altay 2007 ocak ayında merkeze alındı.