BAKAN ÇELİK İŞÇİ ÖLÜMLERİNE ÇÖZÜMÜ YANLIŞ YERDE ARIYOR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Bölgesel Konferansı’nda yaptığı konuşma tepki çekti…
Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre her yıl 2 milyondan fazla insan iş kazalarında hayatını kaybediyor. Türkiye"de yapılan araştırmalara göre ise ülkemizde yeterli işgüvenliği tedbirleri alınmadığından, çalışma şartlarının zorluğu ve uzunluğundan her 6 dakikada bir iş kazası oluyor. Hergün ortalama 4 işçi iş kazaları sonucu ölüyor.
Araştırmalar son derece kötü tabloyu ortaya çıkarırken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ise 5’inci Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Bölgesel Konferansı’nda ilginç bir açıklamada bulundu. Bakan Çelik, “ 8 ayda Tuzla’daki 18 bin işçiye iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verildi” dedi. Bakanın bu açıklaması “ İş güvenliği tedbirleri konusunda, iş güvenliği olmayan işlerde mecburen çalışan işçiler mi yoksa daha fazla kar amacıyla iş güvenliği tedbirlerini işyerlerinde önemsemeyen patronlar mı eğitilmeli” sorusunu akıllara getirdi.
BAKAN ve YASA PROTESTO EDİLDİ
İstanbulda düzenlenen Uluslarası İş Sağlığı ve Güvenliği Bölgesel Konferarans"ında iş güvenliği konusuna olan ilgisini ve bilgisini "Gençlerin ve kadınların istihdamına önem veriyoruz. Dünyadaki ekonomik krize rağmen Türkiye’de, son 2 ayda, 42 bin kişiye istihdam sağlandı." şeklindeki konuşmasıyla ortaya koyan Bakan Çelik protesto edildi. Demokratik Kitle Örgütleri bakan Çelik"in yanısıra şu an meclisin gündeminde olan çalışanların durumunu daha kötü hale getirecek İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısını da protesto etti. Protesto eylemine Herkese Sağlık Güvenlik Gelecek Platformu bileşenleriyle beraber DİSK, KESK, TTB, TMMOB üyeleri, Limter-İş yöneticisi Levent Akhan ve tersane işçileri, kot taşlama işçileri, Davutpaşa katliamı mağdurları, Kızılay"da işten atılan Dev Sağlık-İş üyeleri katıldı. Bir basın açıklaması yapan Demokratik Kitle Örgütleri, patronlar için değil, işçiler için düzenlemeler yapılması istedi. Yapılan açıklamada kendisini bu ülkeyi pazarlamakla yükümlendiren hükümetin sata sata, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanına kadar geldiği vurgulandı. Genel Sağlık Sigortası"yla sağlık ve emeklilik hakkının çalınmasının ardından yine reform diye yutturulmaya çalışılan "İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı" ile işçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin taşerona devredilmesinin ve işyeri hekimlerinin esnek çalıştırılmasının önünün açıldığı belirtildi. Açıklamada ayrıca, "İş sağlığı ve güvenliği kapsamında çalışanlar, aileleri ile birlikte ve yaşamlarındaki tüm koşullar düşünülerek değerlendirilmelidir. Fiziksel ve ruhsal olarak asgari koşullara sahip olmayan bir insanın sağlıklı olmasından bahsedilemez" denildi. Açıklamada bunların dışında, düşük ücrete, esnek çalışmaya, taşeronlaştırmanın asıl çalıştırma biçimi haline getirilmesine ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik düzenlemeler de içermesi gerektiğinin altı çizildi. Protesto eylemi sırsasında ayrıca konuşmalarda yapıldı. Ölümcül silikosiz hastalığına yakalanan kot kumlama işçileri adına konuşan Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, Kot kumlama hastalığının gerçek nedeninin vahşi kapitalizm olduğunu söyledi. Kılıçaslan, “Türkiye"de 3 – 5 bin kadar silikosiz hastası olduğu tahmin ediliyor; fakat teşhis konulan kişi sayısı sadece 500.” dedi Kılıçaslan ayrıca “ Ölüme terk edilen işçiler hukuksal bir mücadeleye başlasa bile sonuçlanmadan ölüyor.” diye konuştu. Kılıçaslan şunu da söyledi: “Bir işçiyi SSK"sı yok diye hastaneye almayan bu düzenin yıkılmasını istiyorum" Ayrıca Davutpaşa patlamasının bir tanığı da konuşma yaptı. Tanık, işçi katliamıyla ilgili açılan dava hakkında bilgi verdi. Yapılan konuşmada yaşanan patlamayla ilgili suçlanan 30 kişiden 15"inin ölmüş olduğu belirtildi ve davanın zaman aşımına sürüklenmek istendiği söylendi. Devlet tarafından verilen sözlerin de tutulmadığını belirten Davutpaşa işçi katliamı tanığı, "Öleni saniyesinde gömüyorlar. dedi. Protesto eylemi, emek örgütlerinin de katılımıyla yeni bir iş güvenliği yasa tasarısı hazırlamak için Türkiye çapında etkin bir mücadeleye girişilmesi gerekliliğine dikkat çekilerek bitirildi.