YÖK’ün yok ettikleri
12 Eylül darbesinin ucubesi olan YÖK kurulduğu yıldan bu yana üniversitelerde bilimsel eğitimi yok etti
Kurulduğundan beri sürekli tartışma konusu olan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), her iktidara gelenin siyasi görüşlerini açığa çıkardığı bir kuruluş olarak gündemdeki yerini korudu.
Üniversitelerin vazgeçilmez özelliği olan akademik bilimsel eğitim, YÖK ile birlikte dibe vurmuş durumda. Eğitimin temel bileşenlerinden öğrencilerin ve öğretim üyelerinin ne inisiyatif koyabildiği ne de karar almada yetkisinin olduğu YÖK, 1980 darbesinin ucubesi olarak varlığını devam ettiriyor.
Bugün darbenin ürünü olan YÖK’ün 27. kuruluş yıl dönümü. Yine YÖK protestoları ile ortak taleplerde bulaşacak olan öğrenciler, eğitim kurumları ve siyasi partiler, YÖK’ün tamamen kaldırılmasını, üniversitelerin üzerindeki baskıcı ve antidemokratik yapının ortadan kalkmasını isteyecek.
Öğrenciler ve akademisyenler mağdur durumda
Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi ve Siyaset Bilimi üçüncü sınıf öğrencisi Ulaş Orkun, YÖK’ün merkezi olarak, öğrencilerin, üniversitelerin özgürleşmesine karşı duran tamamen merkeziyetçi, öğrencilerin özgürlüklerini kısıtlayan ve öğrencileri müşteriye dönüştüren bir kurum olduğunu ifade etti. Üniversitelerin tamamen merkezden bağımsız kurumlara dönüştürülmesi gerektiğine dikkat çeken Orkun, üniversitelerde yaşadıkları sorunları şöyle anlattı: “Bugün çoğu üniversite için ne laboratuvar ortamından ne de yeterli derslikten söz edilebilir. Okuduğum sınıf 90 kişi ama kapasitesi 70 kişi. Rektörlere gittiğimizde ‘Bize böyle emrediliyor. Bize böyle maddi yardımda bulunuluyor’ açıklamaları ile karşılaşıyoruz. YÖK’ün bu objektif dışı uygulamaları, biz öğrencileri mağdur ettiği kadar akademisyenleri de mağdur ediyor.” YÖK’ün tasfiyesini isteyen Orun, üniversitelerin tek başına bir kurum olarak özgür bir yapı oluşturması gerektiğini ifade etti.
YÖK, tektipleştirmenin üniversite ayağı
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi Erkan Çetin, üniversitelerdeki bilimsel özgürlüğü yok etmek için kurulmuş olan YÖK’ün eskiden Kemalist, askeri ve bürokratik elitler tarafından idare edildiğini belirterek, günümüzde ise Türk-İslam sentezini temsil eden, liberalleri kullanarak, özgürlük taraftarıymış gibi görünen bir zihniyet tarafından yönetildiğini vurguladı. Çetin, hükümetin üniversiteleri kendi zihniyetine çevirme çabasında olduğunu söyleyerek, “YÖK’e bağlı bir kurumun özerkliği tartışılır. Tektipleştirmenin üniversite ayağı olan YÖK’ün tamamıyla kalkması lazım” dedi.
YÖK amacına ulaşmıştır
Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Doğukan Şayan ise YÖK ile üniversitedeki öğrencilerin toplumsal muhalefete katılmalarının önünün kesildiğini vurgulayarak, bugün hocaların bile YÖK’ün dayatmalarından rahatsız olduğunu ve birçok üniversite öğrencisinin YÖK diye bir kurumdan haberdar olmadığını belirtti. Bu durumun YÖK’ün sorgulamayan, araştırmayan bir toplum yaratmaktaki başarısını gösterdiğini bildiren Şayan, “‘Nasıl bir ülkede yaşayabiliriz, sorunlar ne ve nasıl çözüm getiririz’ noktasında hiçbir düşünceleri yok. Öncelikle, ülkede yaşanan kamplaşmalara karşı üniversitedeki öğrencilerin bir araya gelebileceği en geniş çerçevede bir platform oluşturulmalı” diye görüş belirtti.
YÖK şimdi de AKP’nin maşası
İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü Sınıf Temsilcisi Serdar Doğan, 1980 darbesinden sonra gençlik hareketlerini önlemek amacıyla kurulan YÖK’ün, öğrenciler üzerinde bir denetleme mekanizması ile hareket ettiğini ifade ederek, YÖK’ün; dolayısıyla üniversiteler üzerindeki baskının kalkmasını talep etti. İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi birinci sınıf öğrencisi Melisa Sivri, “İktidar, kendi ideolojisini; kendi gerici ve faşist ideolojisini üniversitelerde yaymak amacıyla YÖK’ü çok iyi kullanıyor” dedi. YÖK Başkanı Özcan’a ilişkin Sivri, “Yakasında bir AKP kartı eksiktir” diyerek, üniversitelerini AKP’ye bırakmak istemediklerini ifade etti. Felsefe Bölümü öğrencisi Zafer Gündüz, üniversitelerdeki baskı ve öğrencilere açılan soruşturmalarla, yönetim-polis iş birliğinin hâlâ devam ettiğini söyleyerek, şimdiki iktidarın icraatlarının, YÖK ile birlikte üniversitelerin temel mantığı olan üniversitelerin ticarileştirilmesi politikasının devamını sağlamaktan öteye gitmediğini dile getirdi. Gündüz, tüm bu sorunların; başta YÖK kaldırılması; halk için bilim, halk için eğitim ve halk için üniversitenin hedeflenmesi, eğitimin çok yoksul kesimlere kadar ve bilimselliği artırılarak götürülmesiyle değişebileceğini söyledi. (İstanbul/EVRENSEL)
YÖK ile üniversiteler yıkıntıda
Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, YÖK’ün yapısının değişmesiyle özünün değişmediğini söyledi. Bu defa da kendi çıkarları doğrultusunda yapıyı kullanmaya başladıklarına dikkat çeken Yeşildere, “Bundan öncekiler nasıl kendi siyasi görüşleri doğrultusunda YÖK’ü nasıl kullanıyorlarsa, bu anlamda da AKP’nin güdümünde YÖK Başkanı, hükümet ve Cumhurbaşkanı üçgeni içerisinde, üniversitelere sıkışmış durumda” dedi. Askeri darbenin ürünü olan YÖK ile üniversitelerin tamiri mümkün olmayan yıkıntılar içerisinde olduğuna dikkat çeken Yeşildere, “YÖK’te acımasız darbe izlerini sürdüren ben merkezci, teokratik düzen devam ediyor. Türkiye’de önemli bir siyasi çıkmaz var. İnsan hakları konusunda adımlar atılmamış. İşkenceler, ekonomik krizler, yoksulluk diz boyu; bunlar 1980 ürünü” dedi. Yeşildere, üniversitelerde hem öğrenci hem de öğretim üyesi ve çalışanını kapsayan tüm bileşenlerle, düşüncelerin özgürce ifade edilebileceği ortamların yaratılması gerektiğini belirterek, YÖK ürünü zihniyetin ortadan kaldırılması gerektiğinin de altını çizdi. Yeşildere “Üniversite öğretim üyelerinin artık yurtiçi ve yurtdışında özgürce dolaşması sağlanmalı. Disiplini öngören cezaların kaldırılması, öğrenciler üzerindeki baskıların kaldırılması gerekir. Vakıf üniversiteleri de sıkı denetim altına alınmalı. Türkiye’de yeni üniversitelerin açılmasının önüne geçilmeli. Verimsiz hale gelmiş olan fakültelerin de birleştirilmesi gerekiyor” diyerek, üniversitelerin özerk, demokratik bir yapıya kavuşması için gerekli koşulları sıraladı.