YIKIM SÜRECİNE DUR!
Tüm dünya kapitalist sistemin ürettiği küresel krizle sarsılıyor. Resesyon korkusu dünya ekonomilerini tehdit ediyor. Ekonomik göstergeler tepe taklak. Sistemin mekanizmaları işlemiyor.
Bu kriz çokuluslu şirketlerin, uluslararası finans kapitalin yani dünyanın en büyük zenginlerinin krizi. Merkez Bankaları seferber olmuş, batık bankaları ve şirketleri kurtarmanın telaşı içindeler. Dünyada üç milyarın üzerinde insan günde 2,5 doların altında bir gelirle yaşıyormuş, 1,1 milyar insanın içme suyu sorunu varmış, 2,4 milyar insan yeterli sağlık hizmeti alamıyormuş, 2 milyar insan elektrikten yoksun karanlıkta yaşamak zorunda bırakılmış… Kimsenin umurunda değil! Milyarlarca dolarlık ekonomik paketler dünyanın en büyük zenginlerini kurtarmak için açılıyor. Zenginlerin ürettiği bu krizin faturası ise, yine işçilere, emekçilere, çalışanlara, emeğiyle geçinen serbest meslek sahiplerine ödettirilecek.
Kapitalist dünyada emekçiler krizin boy hedefi. Yüz binlerce çalışan işten atıldı, yüz binlercesi ise atılma tehdidi altında. Tüm dünyada sosyal programlara ihtiyaç duyulduğu bir dönemde yeniden kemerleri sıkma dönemi başlıyor.
Ülkemizde de durum farklı değil. Adaletten, kalkınmadan, eşitlikten söz eden AKP iktidarı yüzünü halka döneceğine IMF’ye dönmüş, büyük sermaye şirketlerini krizden kurtarmanın pazarlığı içerisinde. Yoksulların payına ise odun, kömür gibi ianeler düşüyor. AKP iktidarı da sistemi kurtarmanın telaşında, yoksullara dönük bir sosyal program onun da sorunu değil.
Küresel kriz eczane ekonomilerini de tehdit ediyor. Neoliberal politikaların etkin olduğu son 30 yıllık süreçte eczaneler ciddi bir erozyona uğradı. Sermaye yapıları bakımından farklılaştı. Bu süreç eczanelerin ağırlıklı bir bölümünün ekonomilerini içten içe tüketti. Sosyal güvenlik sistemiyle birlikte bu yıkım süreci daha da derinleşti. Bugün on binlerce eczane ekonomik risk altında. Eczaneleri bu yıkımdan kurtarabilmek için ekonomik ve sosyal bir destek programına ihtiyaç var. İktidar böyle bir programla eczacının karşısına çıkacağına ayağımızın altındaki toprağı tümden kaydırmanın çabası içindedir. 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yasa Tasarısı ile ortaklık üzerinden yeni bir eczane modeli yaratılmak isteniyor. Bugün ortaklık, yarın şirket eczaneler, ertesi gün zincirler…
Macaristan, Norveç, İtalya, İrlanda, Estonya, Portekiz, Almanya deneylerini tüm dünyada eczacılar gördüler. Bizdeki süreç de bundan farklı olmayacak. “Ortaklığın” biz eczacıların “ortak iradesine” rağmen tasarıya monte edilmesi başka bir iradenin varlığına işaret ediyor. Bu irade kim? Tüm eczacı kamuoyu bu sorunun yanıtını bekliyor.
Değerli meslektaşlarım,
6197 sayılı yasa tasarısıyla getirilmek istenen ortaklık anlayışı serbest eczane sisteminin liberalleşmesine dönük önemli bir adım. Serbest eczanelerin mülkiyet yapısını değiştirecek olan bu adım yeni bir yıkım sürecinin de başlamasına yol açacak. Bu sürece dur diyebilmek için tüm gücümüzle seferber olmalıyız. Gün safları birleştirme günüdür.
Yıkım sürecine dur diyebilmek için,
HAYDİ ECZACILAR, ÖRGÜTLÜ MÜCADELENİN SAFLARINA!
Haydi çağdaş, ilerici, demokrat eczacılar, ÖRGÜTLÜ MÜCADELENİN ÖN SAFLARINA!
Ecz. Rafet ŞAHİN (ÇED Genel Başkanı)