2009 PROTOKOLÜ İMZALANDI
TEB ile SGK’nın üzerinde uzlaşamadıkları 2009 protokolü karşılıklı restleşmenin ve tırmanan gerilimin ardından TEB’in önce Sağlık Bakanı ile arkasındanda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile yaptığı görüşmelerin ardından iki tarafın onayı ile 19.01.2009 tarihinde imzalandı.
Yeni protokolde, TEB ile SGK arasında sürdürülen görüşmeler sırasında tespit edilen ve kamuoyuna da yansıyan mutabakat noktalarının pek çoğunun yer aldığı görülüyor. TEB’in “Tespitlerimiz ve Önerilenler” başlığı adı altında yaptığı açıklamada da bu uzlaşı noktalarını görmek mümkün.
E-sözleşme tehdidinin kalkması, TEB’in sözleşmenin yetkili taraflarından biri olarak kabul edilmesi, eczanelerin SUT’da 1. basamak sağlık hizmet sunucusu olarak yer alması, günü birlik tedavi kapsamından özel hastanelerin çıkarılması, özel hastane muayene katkı paylarının tahsilatının serbest eczaneler üzerinden kalkması gibi olumlu yöndeki değişikliklerin çoğu imzalanan 2009 protokolünde yer alıyor.
TEB ile SGK arasındaki uzlaşmazlık noktalarından olan reçete dağıtım sistemi ve A grubu reçetelerinin örneklenmesi ile ilgili sorun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile yapılan görüşmede esastan olmasa da çözüldüğü anlaşılıyor. Bu konudaki yeni açılım Danıştay kararı kesinleşinceye kadar reçete dağıtım sisteminin eczacı odaları üzerinden devam etmesidir. Reçete dağıtım sisteminin geleceği Danıştay’ın vereceği kararla kesinleşecek.
A grubu reçetelerinin örnekleme yöntemi ile kontrolünde uygulanacak olan hata marjının %5’den %3’e düşürülmesi protokolde yer alan bir diğer değişiklik. Ancak A grubu reçetelerinin örnekleme kapsamına alınması başlı başına bir sorundur. Hata marjının %3 olması sorunu ortadan kaldırmayacak.
İmzalanan protokolün elbette ki önemli artıları var. Ancak soruna sadece bardağın dolu tarafından bakmak yetmiyor. 21 Aralık eylemi eczacılık tarihinde mihenk taşı olabilecek bir eylemdi. Bugün masada elde edilen kazanımların pek çoğu bu eylemin gücü ile elde edildi. Eczacı – Eczacı ortaklığı gibi en temel sorunlardan biri bugün için sorun olmaktan çıktıysa ve ortaklık yasa teklif tasarısı Sağlık Bakanlığı tarafından geri çekildiyse bu 21 Aralık eyleminin yarattığı baskının sonucudur.
İmzalanan protokolün 3 yıllık bir dönemi kapsaması sanayi iskontosu gibi önemli bir sorunun eczaneler üzerinde 3 yıl daha sürdürülmesi anlamına geliyor. Koşullarını bu ölçüde olgunlaştırdığımız bir mücadele sürecinde bu sorunun çözümüne ilişkin protokolde tek bir söz dahi yer almamış olması, yeni protokolün eczacılar bakımından en önemli handikapıdır.
Sonuç olarak elde edilen kazanımlar önemli ancak hareketin içinde taşıdığı çeşitli zaaflar nedeni ile eylemlilik sürecinin potansiyeli ve kararlılığı görüşme masasına yeterince yansıtılamadı. Sürecin bu bakımdan da sorgulanmaya ihtiyacı var!