Su Hepimizin Hakkı, Özelleştirilemez
20-22 Mart tarihleri arasında 34 sivil toplum kuruluşunun birlikte, istanbul’da düzenlediği Alternatif Su Forumu’nda Dünyadan ve Türkiye’den katılan hak savunucuları suyun ticarileşmesinin engellenmesi için mücadele edilmesi gerektiğini belirttiler.
SU BİR META DEĞİLDİR
Alternatif Su Forumu (ASF) nda söz alan COMDA (Mexican Committee for the Defense of Water Rights) örgütünden Claudia Campero, 2006 yılında Mexico’da düzenlenen 4. Dünya Su Forumu’na (WWF) karşı büyük bir koalisyon kurduklarını, sadece karşı çıkmakla kalmayıp suyun yönetimine dair önerilerini de sunduklarını belirtti.
Campero, Meksika ile Türkiye’nin yıkıcı su politikaları ve özelleştirme konusunda benzeştiğine dikkat çekerek “Eğer Dünya Su Forumu Türkiye’ye geldiyse bu boşuna değildir, sizi politikalarınız nedeniyle ödüllendireceklerdir” dedi. World Water Contract’tan Emilio Molinari, suyun ekonomik bir meta haline geldiğini; buna, çokuluslu şirketlerin su politikalarına ve WWF’ye karşı çıkmanın yolunun ASF olduğunu söyledi.
TARİHİMİZİ SUYA BOĞDURMAYACAĞIZ
Hasankeyf’i Yaşatma İnsiyatifi adına söz alan Diren Özkan, “Tarihimizi boğdurmayacağız. Ilısu Barajı, insan eliyle hazırlanmış bir Nuh tufanıdır.” dedi.
Munzur’u Koruma Kurulu’ndan Yılmaz Yurdakul ise “Suya, ekmeğe ve tarihe sahip çıkacağız su bir meta değildir ve şirketlere devredilemez” diyerek sözlerini bitirdi.
İngiltere Küresel İklim Değişikliğine Karşı Kampanya’ndan, Jonathan Neale, bilimsel tahminlere göre 10-20 yıl içinde iklim değişikliğinin tepe noktasına ulaşacağını söylerek iklim değişikliğinin başlıca sonuçlarının açlık, mülteciler ve savaşlar olacağını iddia etti. Darfur ile bu sonuçlar arasında özdeşlik kuran Neale, “Darfur 40 yıldır iklim değişikliğini yaşıyor, eğer hızlı davranılmazsa Türkiye ve dünyanın birçok yeri Darfur gibi olacak” dedi.
Özelleştirmenin ilk sonucu artan fiyatlar, kaybolan sağlık
Dünyadaki su hizmetleri özelleştirmelerin ilk sonucun fiyatların artmasıdır.
* Gana’da insanlar, IMF politikaları sonucunda gelirlerinin yarısını su alabilmek için harcadı.
* Paris ve Manila’da olduğu gibi, Cakarta’da 1997 yılında başlanan özelleştirmelerle su hizmetleri çok uluslu şirketlerinin ortaklığına bırakıldı. Şirketler beş yılda yaklaşık yüzde 35’lik bir ücret artırımı yaptılar.
* Kazablanka’da, tüketiciler su fiyatlarının üç misli arttığını gördüler.
* Britanya’da su ve kanalizasyon faturaları, 1989-90 ve 1994-95 yılları arasında yüzde 67 arttı. Bağlantı kesintileri yüzde 177 arttı. Su ücretleri yüzde 450, şirket kârları yüzde 692 arttı.
* Güney Afrika’da Johannesburg’un su temini Suez Lyonnaise des Eaux şirketi tarafından devralındı. Kısa süre içerisinde su güvensiz, erişilmez ve aşırı pahalı hale geldi. Binlerce insanın su bağlantısı kesildi ve kolera enfeksiyonu yayılmaya başladı.
* Filipinler’de Sibic Körfezi’nde, Biwater şirketi, su fiyatlarını yüzde 400 artırdı.
* Fransa’da halkın suya ödediği bedel yüzde 150 arttı, kalite bozuldu. Bir Fransız raporu, 5.2 milyondan fazla insanın bakteriyel yönden kabul edilemez kalitede su aldığını ortaya koydu.