KÖLELİK SÖZLEŞMESİ DAYATILMAK İSTENİYOR!
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 4 Aralık eylemini gerekçe göstererek Türk Eczacıları Birliği (TEB) ile yaptığı Protokolü 16 Aralık 2009 tarihinde tek taraflı olarak feshetmiştir.
Bu tarihten başlayarak TEB’e kapılarını kapatan SGK, eczanelerle tek tek sözleşme yapmaya dönük bir çabanın içinde olmuştur.
2004 yılından beri eczacılar SGK’dan kaynaklı ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Bu sorunların çözümü için eczacıların taleplerini dikkate almayanlar, yaşanan krizin sorumluluğunu kendilerinden başka yerde aramamalıdırlar.
Amaç “etkin ve kesintisiz” ilaç hizmeti ise eğer, sistemde acilen çözülmesi gereken sorunlar vardır. Örneğin;
- Provizyon sistemi çalışmamakta,
- İlaç katkı payları ve muayene ücretleri halkın cebini yakmakta,
- SGK’nın tahsilatçısı haline getirilen eczacı sağlık danışmanlığını yapamamakta,
- Halk ilaca ulaşamamaktadır.
Biz eczacılar, bu ve benzeri sorunlara da çözüm arıyor, bunlar için mücadele ediyoruz.
SGK, protokolü neden fesih ettiğinin altını dolduramıyor. Amaç sağlık sistemine çekidüzen vermekse, yukarıda sıraladığımız sorunlara çözüm üretilmesi gerekiyor.
Ancak SGK için sorun bu değil! Sorun, eczacıların örgütlü olması!
Eczacıların örgütlü duruşunun, iktidarı, SGK’yı ve ilgili bakanlıkları rahatsız ettiği ortadadır. SGK’nın fesih gerekçelerinin altında yatan gerçek, eczacıların örgütle olan bağını koparıp onları yalnızlaştırmak ve TEB ile eczacı odalarını işlevsiz hale getirmek istenmesidir.
16 Aralık’ta başlatılan bu süreç bugün yeni dayatmalarla devam etmektedir. 11 Ocak Pazartesi günü SGK Başkanı ile TEB Başkanlık Divanı arasında gerçekleşen görüşmede, bu niyetler açıkça ortaya konmuştur. SGK feshettiği sözleşmeye adeta kölelik koşulları ekleyerek, bu koşulları TEB’e kabul ettirmek istemektedir.
Odamıza gelen bilgilere göre, SGK, sözkonusu görüşmede, eczacıların kurumdan hiçbir talebinin olamayacağını bildirmiş ve TEB ile sözleşme yapmak için şu kölelik koşullarını dayatmıştır:
- Temel koşullardan biri “eylemsizlik kararı”dır. SGK bir daha kepenk kapatma ve benzeri eylemlerin yapılmamasını, eczane vitrinlerinin “eylem amaçlı” (afiş vb.) kullanılmamasını birinci koşul olarak öne sürüyor.
- İlaç Takip Sistemi’ne koşulsuz olarak “evet” denmesini istiyor.
- Sağlık Uygulama Tebliği ile ilgili tüm değişikliklerin Kurum tarafından yapılacağını söylüyor ve TEB’in buna koşulsuz olarak uymasını istiyor. Bunun anlamı; avans ödemesinin, ödeme gecikmelerinin, uygulanamaz hükümlerin, haksız cezai şartların, keyfi denetlemelerin vb. eczacıya şimdiden dayatılmasıdır.
- TEB’in sözleşmelerden ücret almamasını istiyor. Sıralı dağıtım sistemine devam edilmesi için Oda katkı paylarının kaldırılmasını şart koşuyor. Yani eczacının mesleki birliğini ekonomik anlamda güçsüzleştirmek istiyor. Eşit ve sıralı reçete dağıtım sisteminin sürdürülemez hale getirilmesini amaçlıyor.
Eczacılara “tek tek sözleşme yapın, biz sizin adınıza da düşünür, sizin haklarınızı koruruz” diyen SGK, Birlik’le masaya oturduğunda işte bu koşulları dayatıyor!
Birliğimizin karşısında bu tutumu takınan kurumun, örgütsüz ve tek başına kalan eczacıya nasıl bir kölelik sözleşmesi dayatacağı bugünden belli olmuştur.
Eğer 16 Ocak’ta sözleşmesiz bir süreç başlar ve halkın ilaca ulaşması engellenirse, bunun tek sorumlusu SGK olacaktır. SGK sözleşmeyi tek taraflı feshederek bu sonucu kendisi yaratmıştır.
Çözüm, SGK’nın sözleşme fesih kararını koşulsuz olarak kaldırması ve ilaç hizmetinin devamı için adil bir sözleşme yapılmasıdır.
Aksi durumda halkın ilaca ulaşmasında yaşanacak sorunların sorumlusu biz eczacılar olmayacağız!
İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu