Bütçe Adaletsizliği
Vatandaş hükümete soruyor;
“Benim ödediğim vergileri neden TOMA’ya, biber gazına, tanka, topa, tüfeğe, silaha, camiye, imama, İmam Hatip Okullarına, İlahiyat Fakültesine ve Kuran Kurslarına harcadınız?”, “Neden eğitime, sağlığa, işsizliği, yoksulluğu bitirmek ve insan haklarını iyileştirmek için harcamıyorsunuz?”
76 milyon nüfusu, 40 kişiye bir silahlı düşüyor. 542 kişiye 1 imam düşüyor. Ama.. 1hâkime 948 dava dosyası, 1 hekime 633 hasta, 1 rehber öğretmene 941 öğrenci .
Turan Eser Birgün, 17/12/2013
http://birgun.net/yazi-goster/turan-eser/17-12-2013/butce-adaletsizligi-1432.html
Bir ülkenin demokrasi, özgürlüklüler, sosyal politikalar, laiklik ve çok kültürlü hayata bakışına dair fikrini öğrenmek için, o ülkenin bütçe politikasına ve rengine bakın, hakikati görürsünüz.
Türkiye’de devletin ve iktidarın karakterini anlamak için, bütçe tartışmalarına ve bütçe harcama kalemlerine bakmanız yeterlidir.
Bütçede insanca yaşama hakkına yer yok. İnsanca yaşam hakkına cimri, zalimin zulmüne cömerttir.
Bütçe politikaları ülkede barışı, emeğin hakkını, laikliği, demokrasiyi, eşitliği ve özgürlüğü sevmiyor. Vatandaşlarını bu haklarından mahrum bırakmayı hedefliyor. AKP her daim kendi iktidarını mezhepçi ve güvenlik artırımıyla güçlendirmek için zulmün politikalarını besleyecek bütçeyi hazırlıyor.
Geleneksel resmi ideoloji aklına teslim olmuş iktidar bütçesini de bu zihniyet kurgusu içinde yapıyor.
Bütçe dindarlaştırmayı, güvenlik politikalarını ve askerî harcamaları önemseyen, emekçileri ise yoksulluğa ve işsizliğe sürükleyen zihniyetle yapılıyor…
AKP, Öğrencilerin, kadınların, Kürtlerin; demokrasiden ve barıştan yana olanların vergilerini askere ve güvenliğe ayırırken; Alevilerin, gayrimüslimlerin, ateistlerin vergilerini de Diyanet’e, imamlara ve camilere veriyor.
Bütçenin en büyük gider rakamları Diyanet İşleri’ne, imamlara, camilere, din eğitimine ve mezhep okullarına, orduya, polise, silaha, bombaya, tanka, uçağa, TOMA’ya, gaza ve copa ayrılmıştır.
Kültüre, çevreye, kadına, gençlere, yoksulluk ve işsizliği bitirme projelerine gelince, kalem kırılmıştır.
Vatandaş hükümete soruyor; “Benim ödediğim vergileri neden TOMA’ya, biber gazına, tanka, topa, tüfeğe, silaha, camiye, imama, İmam Hatip Okullarına, İlahiyat Fakültesine ve Kuran Kurslarına harcadınız?”, “Neden eğitime, sağlığa, işsizliği, yoksulluğu bitirmek ve insan haklarını iyileştirmek için harcamıyorsunuz?”
Vatandaşlık esasına göre toplanan vergileri mezhep esasına, devletin ve egemenlerin güvenliği esasına göre harcanması adaletli ve sosyal bir bütçe olamaz. Bu adaletsizliğin hesabını önceki hükümetler gibi, AKP hükümeti de vermiyor, aksine artırarak sürdürüyor.
TBMM tüm tartışmalara rağmen, vergilerin vatandaşlık esasına göre değil de; mezhepçilik, rant dağıtımı ve devlet güvenliği esasına göre harcanmasına engel olamıyor.
Oysa bütçe yasası sadece uygulama ve harcamaları değil, aynı zamandan denetlemeyi zorunlu kılar. Hükümetinin gelir ve giderini denetleyecek olan Sayıştay’ın raporunu eksik ve belgesizdir. Denetime imkân sunmayan bütçe yasası şeffaf değildir. Yolsuzluklara yol açma ve yolsuzlukları örtme yasasına dönüşmüştür.
TBMM’de süren bütçe tartışması, biz vatandaşlara bir resim sunmuştur; göstermelik bir parlamentoda totaliter ve dinci bir rejimin bütçesi hazırlanmıştır.
Güvenlik sayılara bakalım; polis 264.477, jandarma 181.233, sahil güvenlik 5.609, özel güvenlik 699.945, korucu 82 bin, TSK 678.637, yani 1 milyon 829 bin 881 silahlı güvenliğimiz var!
Mezhep sayıları; cami 90 bin, imam 140 bin, din eğitimi kadrosu 50 bin, imam hatip lisesi 850, imam hatip ortaokulu 1,367, ilahiyat Fakültesi 86
76 milyon nüfusu, 40 kişiye bir silahlı düşüyor. 542 kişiye 1 imam düşüyor. Ama.. 1hâkime 948 dava dosyası, 1 hekime 633 hasta, 1 rehber öğretmene 941 öğrenci
Devletin vicdanı yok. Yoksulluk sınırı 1.717, asgari ücret 803, en düşük memur maaşı 1.887, açlık sınırı 1.101, aktif sigortalı 18 milyon, pasif 9 milyon, 28 milyon açlık sınırında. 20 milyon da yoksulluk sınırında. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırındaki harcaması 3.481 lira oldu.
TBMM’de bütçe tartışmalarına baktık sayılarda rengi gördük; YEŞİLLEŞİYORUZ
DÜŞÜNDÜREN KUTU
Ve laiklik karşıtı asimilasyon merkezi olan Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi görüşülünce, CHP “Çözüm” önerdi;
“Atatürk’ün kurduğu Diyanet, okuttuğu mevlitlerde Atatürk’e bir Fatiha’yı bile çok görüyor. Bu kadar vefasızlık Müslümanlığa sığar mı?”
“Atatürk olmasa ne Diyanet olurdu ne de Diyanet Başkanı olurdu.”
“Her hacıdan en az 500 dolar fazla alınıyor. İnşallah, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hacılarımız, daha az ücretle hac ibadetlerini yapacaklardır. “
“Müftü, vaiz, imam, müezzin ve Kuran kursu öğretmenlerinin atamaları mesleki başarılarına göre yapılmalıdır”
“Haftada bir gün izin yapan din görevlilerinin her ay kullanamadıkları dört günün ücreti maaşlarına yansımalıdır.“
“Din görevlilerine yapılan bu zulümler sona ermelidir.”
“Vekil ve fahri din görevlilerinin kadroya alınmasını istiyoruz. Vaizlerin özlük hakları iyileştirilmelidir. İlahiyat mezunları ile diğer fakülte mezunları arasında ek gösterge farkı giderilmelidir.”
(CHP sıralarından “bravo” sesleri, alkışlar)