Önce İnsan
Başlarken,
Çağdaş Demokrat Eczacılar olarak yeni bir çalışma dönemine başladık.
Mesleki ve toplumsal sorunların giderek ağırlaştığı bu dönemde birlikte mücadelenin öneminin birkez daha farkına varıyoruz .
İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye‘nin uluslararası sermayeyle bütünleşme süreci hız kazanıyor.
Malların, hizmetlerin, sermaye akışlarının önündeki kısıtlamalar ve kontroller hızla ortadan kaldırılıyor.Sermayenin önündeki bütün engelleri kaldıran liberal politikalar, ekonomik ve sosyal tüm insani faaliyetleri uluslararası sermaye gereklerine teslim etmeye çalışıyor.
Sosyal hizmetlerin piyasa sistemine tabi kılınmasıyla kamu çıkarı yerini piyasa mantığına bırakıyor.
Sermayenin güvenini kazanabilmek kaygısıyla ücretler, çalışma koşulları, istihdam ve sosyal güvenlik standartları, çevre düzenlemeleri aşağıya doğru çekiliyor.
Sistem kendi ürettiği ekonomik krizlerin , savaşların faturasını tüm insanlığa ödetiyor.
Sistem, doğrudan toprak işgalleri yanında, uluslararası sermayenin IMF, DB, DTÖ gibi kurumlarının aracılığı ile borçlanma, enerji kaynaklarının kontrolü, patent ve fikri mülkiyet haklarıyla da egemenliğini sürdürüyor.
Sistem sorunlarını tüm dünya emekçilerinin sırtından çözmeye çalışıyor.
Çağdaş Demokrat olmak Sistemin insanlığa dayattığı bütün baskı, sömürü, şiddet ve eşitsizlik biçimlerinin ortadan kalkmasını savunmaktır.
Herkese sağlıklı yaşam hakkını savunmaktır.
Savaştan değil barıştan yana olmaktır.
Kişisel çıkarları değil, toplumsal yararları savunmaktır..
Eşitlikçi ve dayanışmacı olmaktır.
Evrensel değerlere düşünce özgürlüğüne, emeğe, bilime, sanata değer vermektir.
Adil bir gelir dağılımını istemektir.
Mesleki ve toplumsal olaylara duyarlı olmaktır
Güçlünün değil haklının, ezenin değil ezilenin yanında olmaktır.
Çevreye duyarlı olmaktır
Nükeer santrallere karşı olmaktır.
Bilimsel düşünceden ayrılmamaktır
Tekbaşına kurtuluşu değil, birlikte mücadeleyi savunmaktır.
Seyirci değil, katılımcı olmaktır.
Boyun eğmek değil, hakkını aramaktır.
Sermayenin değil, emeğin yanında olmaktır.
Maliyetleri düşürmek, şirket karlarını arttırmak amacıyla işgücünün ucuzlatılmasına karşı olmaktır.
Örgütlü toplumu, ve sendikalşmayı savunmaktır.İşçi sağlığının ve güvenliğinin sağlanmasını istemektir.Sosyal güvence istemektir.Vergilerimizin hesabını sormaktır.Sermayeyi teşvik adına iş gücünün ucuzlatılmasına, grev hakkının yasaklanmasına, güvencesiz çalışma hayatına, keyfi işten çıkarmalara karşı durmaktır.
Bankaların , şirketlerin değil insanların kurtarılmasını istemektir.
Ekonomik krizin bedeli emekçilere ödetilemez.
Dil, din, ırk cinsiyet ayrımı yapmadan birarada yaşamayı savunmaktır.
İnsan iki kere yaşar sadece bir James Bond filminin adıdır. Aslında İnsan sadece bir kere doğar, yaşar ve ölür. Bu süre içinde iyi şartlarda ve sağlıklı yaşamalı, istediği şekilde düşünmeli, inanmalı veya inanmamalı, istediği tarzda yaşamalı, giyinmeli, ve istediği dilde konuşmalıdır., Bu konularda toplumsal veya devlet baskı ve dayatması olmamalıdır. Herkes farklı, herkes eşittir.
Kadınlar üzerindeki toplumsal, ailesel ve dini baskılara karşı olmaktır.
Kadınların töre , namus din kuralları içine hapsedilmesine ve öldürülmesine karşı durmaktır.
Kadınların, iktidarın istediği sayıda ve nitelikte çocuklar yetiştirmek zorunda olan varlıklar değil, özgür yaşamak için doğan insanlar olduğunu hatırlamaktır.
Kadını, toplumda sadece birinin eşi, annesi ailesi olarak değil kendi kişiliği ile var olan toplumsal duyarlığı ile yaşama önemli katkılar sunan insanlar olarak görmektir.
Sağlık bir kâr alanı olmaktan çıkarılmalıdır.
Sağlık hizmetlerinden tüm yurttaşlar parasız, eşit ve aynı kalitede yararlanmalıdır.
Sağlık, sadece parası olanların satın alabileceği bir imtiyaz değil herkesin doğuştan sahip olduğu bir haktır.
Sağlık ve eğitim herkesin eşit ve parasız olarak erişebileceği bir hizmet olmalıdır.
Bu hizmetler kar amacı ile acımasız piyasa şartlarına terkedilemeyecek kadar önemli dir.”Hasta” ve “öğrenci” ye müşteri değildir
Kişisel veya şirket çıkarları uğruna halk sağlığı tehlikeye atılamaz.
Özel sağlık kuruluşlarına verilen teşvik ve destekler kaldırılarak bütçeden sağlığa ayrılan pay arttırlmalıdır.
Bütün değerlerin paraya endekslendiği bu sistemde, devletler, insan ömrünün uzamasından memnun olacağı yerde ,sağlık ve sosyal harcamalarının artmasından endişe duyuyor. İnsan ömrünün uzamasından kaygı değil sevinç duyulur.Yaşlı nüfusu üretime katkısı olmayan bir yük gibi görerek, çalışma sürelerinin uzatılması ,sosyal güvencelerin azaltılması için çalışmaktalar.Bu düşünce tarzı üretime katkısı olmayanların yok edilmesini savunan faşist düşünceleri hatırlatmaktadır.
Savaşa hayır, barış hemen şimdi.
Ülkemizde ve bölgemizde savaş istemiyoruz. İnsanları öldürmek için harcanan para ve güç, insanca yaşam için harcanmalıdır.
Kürt sorununa barışcıl bir çözüm derhal hayata geçirilmelidir. Artık bir tek Türk veya Kürt vatandaşımızın ölmesini istemiyoruz.
Toplumun dini kurallara göre yönetilmesi istemiyoruz.
Toplumsal yaşamın bir dinin (hatta sadece bir meshebin ) kurallarına göre şekillendirirlmesini, bu kuralların toplumsal yaşamın her alanında dayatılmasını istemiyoruz.
Bütçeden dini eğitime değil, sağlığa ayrılan payın arttırılmasını istiyoruz.
Su kaynakları insanlık ve kamu yararına kullanılmalıdır.
Rant yaratmak uğruna ormanlar yok edilmemeli, dereler hapsedilmemelidir.
Kentsel dönüşüm gerekçesi ile şehir meydanları , sinemalar, tiyatrolar, yeşil alanlar yok edilmemeli, yeni rant alanları yaratmak için yoksul kesimler şehir dışına atılmamalıdır.
Kent, kentte yaşayanların yararına göre şekillenmelidir.Şehir yapılanmasında yayalar, engelliler ve bisikletliler dikkate alınmalıdır.
Şehir merkezleri, insanların buluşacağı meydanlar, kültürel merkezler, yeşil alanlar yerine, alışveriş merkezleri, insanların yürüyemeyeceği, duble yollar ve alt geçitler ile doldurulmamalıdır.
Önümüzdeki dönemde Çağdaş Demokrat Eczacılar olarak bütün bu sorunlar karşısında daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız olduğunu ve BAŞKA BİR DÜNYANIN MÜMKÜN olduğunu biliyoruz.
Ecz. Nurdan Demirkan