Tasa Taslağı
İlginçtir, ne zaman Sayın Mehmet Domaç’ın eşi eczane açacak olsa eczacılık mevzuatı değişiyor. Eczacı hanım 2005’te bir AVM’de eczanesini açmadan önce 2004 Aralık ayında yönetmelik değişmiş, eczaneler birden fazla kapı bulundurma hakkına sahip olmuştu. Şimdi yine yasa değişti ve değişiklik Mrs. Domaç’ın yine yeni eczane açılışına denk geldi. Demek ki eczacılık mevzuatının değişip değişmeyeceğini anlamak için hanımefendiyi izlemek yeterli.
Neyse, işin magazinsel kısmından uzaklaşıp yasal kısmına bakalım biz. Yasa değişikliği taslak halindeyken hemen hemen herkes yasayı çok olumlu karşıladığını belirtti ve bir an önce yasalaşmasını istedi. Nitekim 17 Mayıstaki Meclis Genel Kurulu’nda uzun zamandır görülmemiş bir oybirliğiyle yasa taslağı yasalaştı. Ancak Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 17 Ağustosta bir duyuru yayımladı, bu sefer tasa taslağı tasalaştı. Tasa, yasanın Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 31 Mayıs 2012 tarihinden sonra eczanesini kapatan eczacının nüfus sınırlamasına takılan bir ilçede yeni bir eczane açamayacak olması olarak tanımlanabilir. Adil veya değil, sonuçta bir avuç eczacılık fakültesi öğrencisi ve az sayıda eczacı hariç herkesin mutabık olduğu bir yasa değil miydi bu? Benim anladığım, geçici 3. madde eczacıları ikiye ayırıyordu. Birinci paragrafta bahsedilenler eczanesi olmayan eczacılar, öğrenciler ve 2012 takvim yılında fakülteye girecekler. İkinci paragrafta bahsedilenler ise yasa yürürlüğe girdiği tarihte eczanesi olan eczacılar.
Hemen hemen herkes onay veriyor ama yasa hükümlerinin uygulanacağı duyurulunca dananın kuyruğu kopuyor. Anlayamıyorum. Asıl sorun da bundan kaynaklanıyor ya! Taslak daha anlaşılamadan, iyice tartışılamadan, sindirilemeden yürürlüğe girdi. Sindirilemediği için de hazımsızlık yarattı. Zaten ne önemi vardı ki? Yasa yürürlüğe girince eczanelere sınırlama gelecek, eczacılığın babası Bergamalı Galenos’un ordusu kıvamında alttan gelen yeni mezun eczacıların şehir içlerine akını şehrin etrafına çevrilen surlarla engellenecek, eczaneler bir “değer” kazanacaktı. O “değer” de ne demekse artık! Marx amcamın bahsettiği “artı değer” olabilir pekala.
Bu, şuna benziyor. Binmişiz bir araca, uzunca bir yola çıkıyoruz ancak yola çıkmadan önce araca bakım yaptırmamışız, sadece araç arıza yapınca motorun kapağını kaldırıp altında ne olduğuna bakıyoruz. Sonra da “bu motor hatalı üretim” diyoruz. Motorun üreticisi ve yetkili servisi Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu. Biz “motor hatalı üretim” desek neye yarar?
Herkes yasayı kendisine göre yorumluyor, Bakanlık aksi yönde bir görüş bildirince de “hayır efendim olmaz öyle şey” diyoruz. Başta sormamız gereken soruları ancak taş başımıza isabet ettiğinde soruyoruz. Vurunca çalışacağına inandığımız televizyonlar misali…
Peki bir yasa yoruma açık olabilir mi? Açıksa yasa taslak halindeyken neden kimse bunu dile getirmedi de şimdi olay oldu?
Geçtiğimiz günlerde Avrupa İlaç Ajansı nam-ı diğer EMA, yani bizim İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun AB’deki eşdeğeri, farmakovijilans ile ilgili mevzuat değişikliğini anlatan bir videoyu sitesine koymuş. Bir adam var, olayı anlatıyor, yanından da yazılar ve görseller akıyor. Videoyu izleyince en azından ne olup bittiğini anlıyorsunuz. Merak edenler için linkini de paylaşayım:http://tinyurl.com/cn7bbo9
Bu arada Türk Eczacıları Birliği yasayı sahiplenmekle birlikte gelişmeleri izlemekle yetiniyor. İyi bir izleyici. Zaten yasa değişikliği görüşülürken de TEB yönetimi ve oda başkanları görüşmeleri Meclisin izleyici tribününden izlemişlerdi.
Bizim küçük büyük ihtiyar, kızlar delikanlılar ise ne haklarından haberdar, ne de ne yapacağını biliyor. Aslına bakarsanız bilen biri var mı yok mu ben de bilmiyorum. Varsa bir babayiğit çıksın meydana yasayı anlatsın. Var mı? Yok.
Şimdilik önümüzde olan 31 Mayıstan sonra eczanesini kapayanların göreceli olarak yaşadığı mağduriyet. Ancak bu daha bir başlangıç. İleride önümüze daha birçok sorun çıkacak: Kim eczane devrabilir, kim kaç defa devredebilir, yerleştirme puanı sorunsalı, ikinci eczacı çalıştırma kriteri, yardımcı eczacılık yapacak eczane bulma sorunu, ikinci eczacı ve yardımcı eczacı ücretleri, eczane sahibi yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin mesul müdür atama zorunluluğu, eczane dışı eczacı istihdamının sınırlı olması, önümüzdeki yıllarda gençlerin eczane açacak yer bulamayıp isyan etme eğilimi gösterecek olması, eş durumundan dolayı tayinlerde diğer eşin eczane açacak yakın bir yerleşim yeri bulamayacak olması, vs..
Bir de bu sene 20 tanesi öğrenci almakla birlikte sayıları 33’e, kontenjanı 1660’a ulaşan eczacılık fakülteleri var. Üniversiteye girişte eczacılığın diğer meslekler arasındaki başarı sıralamasının gerilediğini ve yasanın da etkisiyle daha da gerileyeceğini de unutmamak gerekir. Bu noktada eczanelerin “değer”inden bahsederken eczacılığın “değer”ini de es geçmemeliyiz.
Acaba bunları yasa değişikliği taslak halindeyken tartıştık mı? Tartışmamıza fırsat verildi mi? Yoksa galeyana mı geldik?
Kasım sonuna kadar yayımlanması gereken yönetmelik ile birçok sorunun çözülebileceğine inanılıyor. Ancak sınırlar yasayla çizilmişken yönetmelik ihtiyaçlara ne kadar cevap verebilir bilemiyorum.
Havanhaber.org sitesinden alıntıdır.