Tarihi Rebul Eczanesi kepenk kapattı
‘REBUL’ İSMİNİN ÖYKÜSÜ
Türkiye’de eczacılık henüz gelişmemişken 1895 yılında Fransız eczacı Jean Cesar Reboul, bugünkü İstiklâl Caddesi olan Rue de Pera’da “Grande Pharmacie Parisienne” (Büyük Paris Eczanesi) adlı bir eczane açar. Cumhuriyet tarihinin ilk eczacılarından olan Kemal Müderrisoğlu, Darulfünun-u Osmani Tıp Fakültesi Eczacı Mektebi’nde ikinci sınıf öğrencisiyken Jean Cesar Reboul’un yanında stajyer olmak ister, ancak Fransızcası olmadığı için reddedilir.
Kemal Müderrisoğlu eczanede çalışabilmek için Fransız Konsolosluğu’nun gece kurslarına giderek bir yılda Fransızca öğrenir. Bunun üzerine Mösyö Reboul, 1921’de Kemal Müderrisoğlu’nu işe alarak kendi evladı gibi yetiştirir. Mösyö Rebul, emekli olmak isteyince Kemal Müderrisoğlu, eczaneye ortak olur ve eczanenin ismi önce ‘Kemal ve Rebul Eczanesi’ ismini alır. 1939’da Mösyö Rebul’un ülkesine dönmesiyle eczaneyi devralan Kemal Bey, ustasına saygısından eczanenin adını ‘Rebul Eczanesi’ olarak değiştirir.
‘LABARATUVARI DAĞITIYORUZ’
Kemal Bey’in oğlu Mehmet Müderrisoğlu, Rebul Eczanesi’nde bu zamana kadar ilk günkü heyecanı yaşattıklarını söylüyor. Rebul Eczanesi’nin kapanan dükkanının üst katındaki labaratuvarında ilaç ve kozmetik olmak üzere patentli 200 ürün üretilmiş. Rebul’un 73 ürünü piyasada satılıyor, bu ürünler 52 ülkeye ihraç ediliyor.
Müderrisoğlu’nun defterinde 1 milyon 492 bin formül kayıtlı. Çay özünden yapılmış güneş koruma kreminden, yağ dokusunu sıkılaştırıcı kremlere, cilt losyonundan saç bakım yağlarına kadar Rebul’un ürettiği pek çok kozmetik ürün var. Rahim duvarları ince olduğu için hamile kalamayan kadınlara Viagra’dan ovül yaptıklarını, ilacını alamayan otistik çocuklara çare olsun diye ilacı krem haline getirdikleri projelerini anlatıyor Müderrisoğlu. Ancak eczanenin üst katındaki labaratuvar da şimdi kapanıyor.
‘HER TUĞLASINDA PARMAK İZİM VAR’
Müderrisoğlu, “1895 yılında eczane kurulduğında Mösyö Rebul, ağız gargarası, gece kremi, nasır pomadı yaparmış. Aynı hadiseyi bugün biz yapıyoruz. İlaç yapan tek eczane kaldı. Burası kapanınca labaratuvarımızı da dağıtmak zorunda kaldık. Kozmetik ürünleri tuttuğumuz başka bir yerde üretmeye devam edeceğiz, ancak artık ilaç yapmayacağız. Burada 1000’ün üzerinde Türk eczacısı, 100’ün üzerinde yabancı eczacı yetiştirdik. Burada 14-15 kişiyiz. Şimdi dağılıyoruz. Buradaki en büyük üzüntüm yetiştirdiğimiz elemanları kaybetmek. Zor günler yaşıyoruz. Bu dükkanın her tuğlasında parmak izim var. İnşallah Topkapı Sarayı da AVM ve otel projesine dönüştürülmez” diyor.